Olten’den İzmir’e konser evi sürprizi

İzmir'in kültür yaşamına yeni bir soluk getiren Ceyhan ve Fatma Olten çifti, müzik sevdasını sadece bir kuartet ve filarmoni orkestrası kurmakla kısıtlı tutmadı, Bostanlı'da açtıkları iki okulla sanat eğitimine de ağırlığını koydu. Son yıllarda ne yazık ki 'eğitim' adı altında 'eğitimsiz' ellerin kuşandığı onlarca okul ve kurs merkezi, mısır patlağı gibi kentin her tarafına yayılır oldu. Bunların büyük çoğunluğu, çocuklarını sanata yönlendirmek isteyen ailelerin safiyane duygularını sömürmenin dışında hiçbir ulvi hevesten beslenmiyor. Aksine buralardaki yanlış uygulamalar tiyatroya, müziğe, dramaya eğilen kursiyer ve ailelerinin hevesini kaçırıyor, umutlarını darmadağın ediyor.




Böylesi bir kontrolsüz ve ucuz 'sanat okulu' istilasının yaşandığı İzmir'de, Olten ailesi mekan seçiminden eğitim için gerekli tüm koşulların sağlanmasına dek kılı kırk yaran bir planlamayla işe koyuldu. Eğitmenleri profesyonel sanatçılardan oluşan, en önemlisi de sanatçı yetiştirmenin gerektirdiği disiplini elden bırakmayan bir yaklaşımla 'Olten Filarmoni Sanat Okulu'nu hayata geçirdi. Ve ticari kaygıların geride bırakılarak 'eğitimde kalite'nin öne çıkarılması üç yılda öyle bir karşılık buldu ki, kursiyerlerin ilgi patlamasıyla geçtiğimiz ay yine Bostanlı'da ikinci okulu açmak kaçınılmaz hale geldi!




İş dünyasını temsil eden bir ailenin, sanata yaptığı yatırımlarla 'markalaşma' yolunda hızla yol almasının önemli bir sırrı var elbette. O da gerek filarmoni orkestrasının oluşmasında, gerekse okulların koordinasyonunda ilk günden beri doğru bir isme kendilerini teslim etmeleri: Akgün Çavuş... İzmir Senfoni Orkestrası'nın eski Müdürü ve timpani sanatçısı sevgili Akgün Çavuş, öncelikle İzmir'in yetiştirdiği ama imkansızlık yüzünden sanat kurumlarında kadro şansı bulamayan genç yetenekleri Olten çatısı altında topladı. Bunu yaparken, belli yerlerde yetkilendirilen kimi dostlarımız(!) gibi kendisini, ailesini ya da çevresini faydalandırmayı düşünmeden, kişisel çıkar ve beklentilerin uzağında, kimseye en küçük bir hak geçirmeden bu oluşumun 'ağabeyliğini' üstlendi.




Akgün Çavuş'un yeteneklerine, ışıltısına, enerjilerine güvenerek sahneye taşıdığı gençler, bir de Türkiye'nin en başarılı şeflerinden İbrahim Yazıcı'yla çalışma imkanına kavuşunca, ortaya yüreğiyle çalan, dinamizmi ve başarısıyla 'Olten' adını klasik müzik camiasının 'parlayan yıldızı' haline getiren bir filarmoni doğdu. Düzenledikleri konserlerin yanı sıra, kent dışındaki okullara kadar müziğini taşıyan 'Olten Quartet' için de ayrı bir paragraf açmazsak ayıp ederiz. Ezgileri ruhumuzda hissettiren dokunuşlarıyla, kentin müzik belleğinde kendine has tatlar bırakan 'Olten Quartet', klasik müziği gençlere sevdirme konusundaki çalışmalarıyla da alkışı sonuna kadar hak ediyor.




Bu arada, müzik serüveninde sürprizleriyle İzmirlileri şaşırtmayı sürdüren Olten'ler, 'oda dinletileri' vermek amacıyla Filarmoni Sanat Okulu bünyesinde 'Olten Konser Evi'ni hayata geçirdiler. Geçen hafta Bostanlı'daki açılışta, ilk dinleti ev sahibi kimliğiyle Olten Quartet'ten geldi. Birinci kemanda sevgili Elif Nihal Akın, ikinci kemanda Gülce Karagözcük, viyolada Ercan Atasoy ve çelloda Beste Başçı harika bir seçkiyle misafirleri mest ettiler. Haydn, Borodin ve Shubert'in quartet için bestelediği eserleri keyifle çalan gençler, güçlü yorumları, parlayan tonları ve sempatileriyle gecemizi aydınlattılar. Çıkışta Ceyhan Olten'in, "Her ay bu salonda İzmir'den yetişen genç sanatçılarımız başta olmak üzere, Türkiye'nin değişik topluluklarının dinletilerine yer vereceğiz" müjdesi, doğrusu zevkimize kaymak sürdü. Olten'in yolu açık olsun!