Konserin ilk bölümünde, Johann Sebastian Bach'ın BWV 772-777 nolu Keman ve Viola için Envansiyonlar'ını seslendirmek üzere kemancı Tolga Kulak ve violacı Cihan Zabunoğlu geldi huzurumuza. Yaylı çalgıların içimize işleyen tınılarıyla, Bach'ın üç bölümden oluşan eserini yorumlayan Kulak ve Zabunoğlu çok başarılıydı. İkilinin en sevdiğim besteci olan Bach'tan dimağımda güzel tatlar bırakarak ayrılmasından sonra, müzikle zaman yolculuğumuzda büyük üstat Mozart'ın önünde mola verdik. Dönemin havası yumuşadı, sesler değişti birden...
Bu kez klarinette sevgili Özlem Tanrıkulu ve Kerem Özgür Erdem ile bas klarinette Onur Yıldız seyir defterinin başına geçtiler...
Harika tonlarıyla dinleyicileri hayran bırakan klarinetçiler Tanrıkulu, Erdem ve Yıldız, Wolfgang Amadeus Mozart'ın eğlenceli, komik, hayatla dalga geçen ezgilerini güçlü bir enerjiyle seslendirdi. Bestecinin K.229/439b adlı beşer bölümlük No 1 ve No 2 başlıklı eserlerini yorucu ritmine rağmen tempoyu hiç düşürmeden tamamlayan üçlü, bizi keyiften mest olmuş bir halde klasik müziğin yeni bir dönemine doğru uğurladı. Zaman makinesinden düşüverdiğimiz yerde, şimdi biraz daha ciddi, acılarla olgunlaşmış, asık yüzlü gibi görünen ama dokunuşlarıyla yüzyıllardır yüreklerimizi doğanın tüm renkleriyle dolduran hassas bir adam var: Luis Van Beethoven!
Onun piyano ve keman için yazdığı sonatı seslendirmek için İzmir Operası'nın yetenekli piyanisti Tuğçe Özaytekin ile yine kemancı Tolga Kulak sahneyi aldılar. Çalmaya başladılar, önce ruhumuzu okşayarak... Huysuz Beethoven'ın ruhundaki gülümseme bir anda yerleşti dudaklarımıza. Ardından sevgili Tuğçe ve Tolga'nın kuş gibi uçuşan parmaklarında çağlayana dönüşen notalar, dalga dalga vurdu yüreğimize... Ve ezgilerin koynunda günümüze doğru yola devam ederken, bir de baktık ki 19'uncu Yüzyıl'ın ortasına inivermişiz... Ve otoritelerin henüz çocuk yaştayken bir flüt kurdu olduğunu keşfettikleri Albert Franz Doppler, hınzırca aşka davet ederek dikmiş gözlerini üzerimize.
Doppler'in iki temalı Op.25 nolu Flüt Düeti için usta flüt sanatçısı Hürkan Ayvazoğlu ve genç yetenek Didem Uluçay ile piyanoda yine Tuğçe Özaytekin yerlerini aldılar. Doppler'in hareketli, içimizi bahar esintileriyle dolduran kıpır kıpır melodileri salonu sardıkça tıpkı bir rüya alemindeymişiz gibi kendimizden geçtik. Ayvazoğlu ve Uluçay'ın sıcacık, rengarenk tonlarıyla tüm stresimizden boşanmanın rehavetiyle 20'nci Yüzyıl'ın kapısına dayandık. Ve nereden bilebilirdik ki, orada çılgınca bir partinin bizi beklediğini...
Çağının en büyük bestecilerinden Sergey Sergeviç Prokofiev'in bol sürprizli, şakacı ve neşeli tınılarla dolu 'Op.34 Klarinet, Yaylı Kuarted ve Piyano için İbrani Teması Üzerine Üvertür' başlığındaki 'Un Poco Allegro' çalışmasını klarinette Kerem Özgür Erdem, kemanlarda Tolga Kulak ve Can Güçkan, çelloda Deniz Kırcalı, violada Cihan Zabunoğlu ve piyanoda Tuğçe Özaytekin seslendirdi. Ekibin uyum içinde, heyecan dozu yüksek, enerjik ve sempatik yorumu, yüzyılları iki saatte aştığımız müzik yolculuğumuzun keyfine kaymak sürer gibiydi. Hepsini kutluyorum.