Bülent Gürlük

‘O Ses Türkiye’de ne çok operacı var!

Acun Ilıcalı'nın senelerdir mayasını iyi tutturduğu şarkı yarışması 'O Ses Türkiye'de, kimi zaman insanı şaşırtacak kalitede sesler dinliyoruz. Adaylardan çeşitli yerlerde sahne alan, şarkıcılığı meslek haline getirmiş ve programa 'belki birileri tarafından keşfedilme' amacıyla başvuranların sayısı hiç de az değil. Bu tür yarışma projeleri, gerçekten sağlam bir altyapı ve yeteneğe sahip gençlerin kendini göstermesi, reklamını yapması ve deneyim kazanmaları açısından güzel bir fırsat. Ama kaçı şansını iyi kullanabiliyor, orası tartışılır.
Benim dikkatimi çeken ayrıntı ise, her yıl 'opera sanatçısıyım' diyerek programa katılan konservatuvar mezunu gençler...
Bu işin içinde olanlar bilir.
Türkiye'nin birçok şehrinde sınav kazanarak konservatuvara giren ve yıllarca dirsek çürüttükten sonra şan, enstrüman ve bale bölümlerinden başarıyla mezun olan binlerce genç var. Var ama ne yazık ki sayısal dengeler açısından büyük çoğunluğunun opera bale kurumlarına kapağı atma şansı yok! Çünkü ne o kadar kadro, ne orkestra, ne de salonlarımız mevcut.
Bu yüzden 'O Ses Türkiye' programında 'opera sanatçısıyım' diye gerinen adaylar, elbette eğitimli ama opera kadrosuna girememiş, belki birkaçı sadece sözleşmeli olarak çalışan arkadaşlar... Elbette bu durum onların eğitiminin ya da yeteneklerinin yetersizliğinden kaynaklanmıyor. Türkiye'de sadece 6 ilde Devlet Opera ve Balesi var ve buralarda sık sık kadro sınavı açılmıyor.
Haliyle konservatuvar mezunu birçok genç ya işsiz kalıyor ya da ufak çapta verdikleri özel konserlerle kendilerini tatmin ediyorlar.
İşte bazıları da rakiplerini eledikçe dikkat çekecekleri ve önlerine yeni fırsatların açılabileceği umuduyla bu tür yarışma programlarına katılıyorlar. Nitekim opera bölümü mezunu işsiz genç Hasan Doğru, önceki yıllarda O Ses Türkiye'nin birincisi olmayı başarmıştı.
Aslında bu durumdaki gençler, jüri önünde kendilerini tanıttıkları sırada 'opera sanatçısıyım' demek yerine, yaşadıkları çaresizlik yüzünden bir şarkı yarışmasına başvurmak zorunda kaldıklarını söyleseler daha büyük yankı uyandırmazlar mı?
Ekranlardaki milyonlarca izleyicinin önünde, olanakları en kısıtlı sektörün 'sanat' olduğunu dile getirseler, kadrosuzluk sorununa dikkati çekseler, sanatlarının daha çok yaygınlaşmasını ümit ettiklerini anlatsalar, hatta o jüri üyelerini de bu konuda duyarlılığa davet etseler ne kaybederler? Birkaç günlüğüne bile ülke gündemini meşgul etme ve kamuoyu desteği yaratma fırsatını bir kompleks uğruna geri tepmeye değer mi?
Gerçekten opera sanatçısı olsanız, yarışma programında işiniz ne!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.