Shakespeare'in unutulmaz aşk hikayesi 'Romeo ve Juliet'ini, şimdiye dek sahne sanatlarının farklı türlerinde defalarca izleme fırsatı buldum. Klasik ve çağdaş tiyatro rejileri, opera, bale ve kukla tiyatrosu versiyonlarını bunların arasında sayabilirim.
Bana göre aşk ilişkisi üzerine kurulu, olağanüstü yoğun duyguların ön planda olduğu eserlerin başarısı, izleyicide doğru ve derin etkiler uyandırmasına bağlıdır. Dünyanın her yerinde Romeo ve Juliet'i izlemeye giden sanatseverler, sonunda iki aşığın başına gelecekleri bilir. Oyunun vereceği keyif, finalde bizi neyin beklediğiyle değil, olayların seyirciye nasıl aktarıldığıyla, yarattığı etkinin büyüsüyle ilgilidir.
O yüzden başı sonu ezbere bilinen bu tür klasiklerin rejisi, tekniği ve oyunculuk yetenekleridir bize her defasında farklı sürprizler sunan...
***
Son olarak İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde izlediğim 'Romeo ile Jülyet', Çaykovski'nin besteleri arasından, bu esere ruh verecek müziklerin derlenmesiyle hazırlanmış. Müzik düzenlemesini Tolga Taviş'in yaptığı balenin librettosunu ve koreografisini Armağan Davran ve Volkan Ersoy üstlenmiş.
Çaykovski'nin bestelerinden yapılan seçkiyle, o konusunu bildiğimiz eserden yepyeni, heyecan verici, baştan sona sürükleyici ve renkli bir 'Romeo ile Jülyet' çıkarmayı başarmış yaratıcı kadro.
Hareketin yanı sıra sahnedeki zarafeti tamamlayan Çağda Çitkaya'nın dekoru, Gülay Korkut'un kostümleri ve Fuat Gök'ün ışık tasarımları da aksiyonu görsel yönden güçlendiren, renklendiren nitelikteydi.
Sadece ilk bölümdeki balerin kostümlerini, hareketi kısıtlayıcı uzunlukta bulduğumu belirtmeliyim!
***
Yıllar önce İzmir Uluslararası Kukla Günleri'nde, yabancı bir topluluk Romeo ve Juliet'i kuklalarla sahnelemişti. Sadece Juliet karakteri hem kuklayla hem de bir oyuncu tarafından canlandırılıyordu. Yani sahnede 2 Juliet vardı. Bu sayede Juliet'in kendine dışarıdan bakması sağlanarak yaşadığı aşk ve acılar daha etkileyici bir şekilde yansıtılıyordu.
Tybalt ile Mercutio ve sonrasında Tybalt ile Romeo arasında yapılan kılıç düellolarını ise oyuncu Juliet'in yere uzanmış bedeni üzerinde oynattılar kuklalara... Kuklalar kılıçlarıyla hamlede bulundukça, bu kavgaların kendi aşkı yüzünden yaşandığına dayanamayan Juliet'in altta kıvranan bedeni ve acı çektiğini yansıtan yüz ifadeleri inanılmaz etkileyici bir sahne yaratmıştı.
***
Baledeki rejide de Jülyet'in engel olamadığı bu düelloları izlemesi sağlanabilirdi. Romeo'yla aşkının iki ölüme mal olmasına göstereceği duygusal tepkileri onun dansında ve ifadelerinde görmemiz esere ayrı bir lezzet katardı. Bu iki ölümün Jülyet'te uyandırdığı hüzün koreografide çok silik kaldı.
Balerin Aslı Çilek, Jülyet'in romantizmini, naifliğini ve finaldeki yıkılışını danslarıyla muhteşem yansıttı. İfadeleriyle baştan sona ders verilecek bir Jülyet toblosu çizdi Aslı... Romeo'da Boğaçhan Bozcaada enerjik performansının yanında duygularını daha keskin çizgilerle ortaya çıkarabilirdi.
Tybalt'ta Dolun Doyran yine gözlerinden alev saçan bir enerjiyle seyirciyi mest etti. Sertan'ın Mercutio'daki sempatisi ve oyunculuğu, Lady Capulet'te Yasemin Altınel'in tam bir karakter oyunculuğu sergileyen tavrı, estetiği ve dansları çok başarılıydı.
Şef İbrahim Yazıcı'nın yönettiği orkestranın canlı, enerjik performansını da kutluyorum ama viyolonsel soloda Deniz Kırcalı'yı dinlemek ayrıca keyif vericiydi. Kutlarım...