• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Korkmayın, korunun dışlamayın, sahip çıkın! FİLİZ İÇKE ÖNAL

Korkmayın, korunun dışlamayın, sahip çıkın!

filizicke@hotmail.com Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 01 Aralık 2009, 16:28
Dün tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de "1 Aralık Dünya AIDS Günü" nedeni ile hastalığa bir kez daha dikkat çekildi. Son yıllarda özellikle hastalığın korkutan yüzünden çok, hastaların yaşadığı sıkıntılara dikat çekilmesi sevindirici bir gelişme olarak yorumlanabilir. Çünkü önceki yıllarda AIDS için yapılan "çağın vebası" tanımlaması, ne kadar iyi niyetli olursa olsun, ne yazık ki hastaların damgalanmasına ve toplumdan dışlanmasına neden olmuştu. Oysa bulaşıcı, tedavisi zor, hatta ölümcül olabilen bir hastalık olan AIDS, bu korkutucu yüzüne karşın hastaların toplumdan dışlanmasını asla gerektirmiyor. Önyargıları kırmanın en etkili yolu bilgilenmek. Öyle ise gelin hep birlikte AIDS konusundaki bilgilerimizi gözden geçirelim:
AIDS'in açılımı; "Kazanılmış Bağışıklık Yetmezliği Sendromu"dur. "Kazanılmış" kelimesi, burada sonradan ortaya çıkan anlamında kullanılıyor. "Bağışıklık Yetmezliği" ise, hastalıklarla mücadelede rolü olan vücuttaki bağışıklık sisteminin zayıflaması anlamına geliyor. "Sendrom" ise birtakım hastalık belirtilerine işaret ediyor. HIV; bulaştığı insanın vücudunda yıllarca bulgu vermeden kalabiliyor. Kişi virüsü cinsel yolla almışsa, ortalama 8-10 yıl boyunca hekime başvurmasını gerektiren bir bulgusu olmayabiliyor. Virüs kan yoluyla alınmışsa, bu süre 5 ay ile 2 yıl arasında değişebiliyor. Kişi, virüsü aldığı andan itibaren başkalarına bulaştırabiliyor.

HIV nedir, AIDS nedir?
HIV, İngilizce'de Human Immunodeficiency Virus (İnsan Bağışık Yetmezlik Virüsü) kelimelerinin baş harfleri alınarak oluşturulmuş bir kısaltmadır ve virüsün adı. Bu virüsün yaptığı hastalığa HIV enfeksiyonu adı veriliyor. Bu enfeksiyonun ilerlemiş şekli ise "AIDS" adı ile anılıyor. HIV ile ilk kez karşılaşan kişide genellikle hiç belirti görülmüyor. Bu belirtisiz dönem aylar, hatta yıllar boyunca sürebiliyor.
Tanı
AIDS'in tanısı "ELISA" yöntemiyle yapılan kan testiyle konuyor. Elisa testi hemen hemen tüm devlet ve üniversite hastanelerinde, ayrıca pek çok özel hastanede ve laboratuvarda yapılıyor. HIV kuşkusu olan bir kişinin ilk yapacağı işlem, bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmak olmalı. Test için kendi isminizi söylemek zorunda değilsiniz. Hiçbir kurumun nüfus cüzdanınızı ya da fotokopisini isteme hakkı yok. Sağlık Bakanlığı'nın da bu konuda genelgesi bulunuyor.

HIV'in geçiş yolları
* Cinsel ilişki yoluyla: HIV enfeksiyonunun en yaygın geçiş şekli cinsel temas yoluyla olmaktadır. Buradaki cinsel temasla kastedilen; vajinal, anal, oral, Heteroseksüel-homoseksüel-biseksüel her tipte ilişkiyi kapsamaktadır.
* Kan ve kan ürünleriyle: İçinde virüs bulunduran kan, kan ürünleri veya doku ve organ nakilleriyle geçiş olabilmektedir. Damar içi uyuşturucu kullananlardaki ortak enjektör kullanımı da kan alışverişine neden olabileceğinden olası bir geçiş yoludur. Kan ve kan ürünleriyle geçiş, sağlık personelinin de virüsle karşılaşma yollarından biridir.
* Anneden bebeğe: HIV, virüsü taşıyan anne tarafından gebeliğin her döneminde, doğum sırasında ve gebelik sonrası emzirme yoluyla bebeğe geçebilmektedir.

Böyle bulaşmaz!

HIV,
* Dokunmak, sarılmak, el sıkışmak ve sosyal öpüşmekle,
* Aynı yere oturmak, aynı yerde yatmak, aynı yerde hava solumak, aynı havuza-saunaya girmekle, aynı banyoda yıkanmakla, aynı tuvaleti ve aynı sabunu kullanmakla,
* Aynı çatal, bıçak ve kaşığı kullanmakla, aynı tabaktan yemek yemek ve aynı bardaktan içecek içmekle,
* Aynı giysileri giymekle, aynı telefonu kullanmakla, aynı toplu taşıma araçlarında bulunmakla, aynı yerde spor yapmakla,
* Böcek ısırıkları (sivrisinek vb.) ve diğer hayvanlar yoluyla,
* Gözyaşı, ter, idrar, dışkı, aksırık ve öksürük yoluyla
bulaşmaz. Gördüğünüz gibi; iş arkadaşınızı, okul arkadaşınızı, komşunuzu, eşinizi, sevgilinizi ya da HIV taşıyıcısı olduğunu bildiğiniz herhangi bir insanı, yukarıda bahsedilenler doğrultusunda HIV nedeniyle dışlamanız için neden yok.

"Yalnızdık ve çaresizdik"
Hastalar, yakınları ve bu alanda çalışan sağlık profesyonelleri HIV?AIDS ile daha etkin bir mücadele için çeşitli isimler altında örgütlenme yoluna gidiyor. Bunlardan biri de Pozitif Yaşam Derneği. Dernek üyeleri kendilerini şu sözcüklerle anlatıyorlar:
"ıÜüAslında bizim hikayemiz 80'li yıllarda elimize HIV+ kağıdı tutuşturulduğu zaman başladı.
Yalnızdık, bilgisizdik, şaşkındık ve çaresizdik.
Ne yapacağımızı bilmiyorduk.
Kimimiz terkedildik,
Kimimiz kovulduk,
Kimimiz reddedildik,
Kimimiz de öldük,
Biz geride kalanlar el ele verdik, çok güçlü bir halka oluşturduk ve bu halkaya Pozitif Yaşam Derneği (PYD) adını verdik.
Oysa biliyor musunuz, hep beraber aynı dünyayı paylaşıyoruz.
Belki senin annen, baban
Senin oğlun belki kızın
Avukatın, doktorun
Belki komşun, arkadaşın ya da seninle
Ve bizi tanımaktan korktuğunuz için HIV+ olduğumuzu açıklayamıyoruz ve sırf bu yüzden bir çoğumuz...
Ailemizi kaybediyoruz
Sevgilimizi kaybediyoruz
İşimizi kaybediyoruz
Güvenimizi kaybediyoruz
Hatta tedavi olma imkanımızı kaybediyoruz
Derneğimiz HIV/AIDS ile yaşayanların geciken haklarını savunmak, dayanışma sağlamak ve toplumdaki ön yargıları yıkmak amacı ile internette "HIV pozitif" isimli mesaj grubunda bir araya gelen duyarlı kişilerin attıkları adımlarla Haziran 2005'de doğdu.
HIV pozitif olsak da olmasak da biz pozitifiz, hem de çok pozitifiz."
Pozitif Yaşam Derneği'ne üyelik, bir başka üyenin referansı ile gerçekleşiyor. Dernekle ilgili detaylı bilgiyi www.pozitifyasam.org adresinden alabilirsiniz.


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.