Gençleri alkol, sigara ve madde bağımlılığından korumanın en etkili yolu hiç başlamamalarını sağlamak. Kendini ifade edebilen, özgüveni yüksek, spor yapan, hobileri olan çocuk ve ergenler sigara ve alkolle tanışan yaşıtlarına göre çok daha şanslı
Bağımlılık, anne babaların korkulu rüyası ama ne yazık ki tek başına korkuyor olmak ne madde kullanım yaşının 11'lere kadar düştüğü gerçeğini değiştiriyor ne de bu yolda suça karışan, hayatın çirkin yüzüyle karşılaşan çocukların acısını dindiriyor. Ne yazık ki kayıplar geri gelmiyor. Bağımlılık yüzünden eğitim hayatı sekteye uğrayan, suça karışan çocuklar tedavi görseler bile hem tekrar bağımlı olmamak için hem de kayıp yılları telafi edebilmek adına insanüstü bir çaba sarf ediyorlar. Demek ki tehlike kapıdan içeri girmeden önce harekete geçmek gerekiyor. Ama nasıl?
İHTİYAÇ OLMADIĞI HALDE!
Bağımlılığı anlatan pek çok tanım içinde Prof. Dr. Yıldırım Doğan'ın sözleri şu şekilde öne çıkıyor: "İnsanın yaradılış özelliği ile ilgili olarak vücudunun hiç de ihtiyacı olmadığı halde herhangi zararlı bir maddenin vücuduna girmesini sağlayarak, bu maddeye vücudunu alıştırması, devamında da bu maddeyi bırakamamasına 'bağımlılık' denir."
Bağımlılığın iki önemli özelliği var:
* Bağımlılık yapan maddeyi vücuduna tanıtan insanın hayatının her anında o madde ile ilişki içinde olması kaçınılmazdır. Tedavi ile maddeyi bıraktıktan sonra bile o maddeyi bir daha kullanmamak için verilen mücadele ömür boyu sürer.
* Bu ilişki insanın hayatının pek çok alanını kapsar ve diğer tüm maddi-manevi ihtiyaçlarının önüne geçer. Bir bağımlı için kullandığı maddeyi temin etmek amaç listesinin en başındadır. Artık madde için yaşar hale gelen bağımlı için işi, ailesi, çocukları ve onların ihtiyaçları hep maddeden sonra gelir.
DUMAN KÜLTÜRÜ
Bağımlılık uzmanlarının sık kullandığı bir kavram var: "duman kültürü". Bu kavram öncelikle sigaraya işaret ediyor. Uzmanlara göre, bağımlıların hiçbiri bir günde eroinman veya kokain bağımlısı haline gelmiyor. Aksine bu süreç yavaş yavaş ilerliyor ve gençleri sinsice ele geçiriyor. Örneğin sigara içen bir genç, sigara ile olan tanışıklığı sayesinde esrarı daha kolay deneyebiliyor. Uzmanlar, çocuğun sigara ile ilişkisinde anne babanın bu konudaki tutumunun kilit rol oynadığına dikkat çekiyor: "Sigarayı güvendiği, saygı duyduğu büyüklerinin elinde gören çocuğu, bunun kötü bir şey olduğu gerçeğine kim inandırabilir ki? "Her sigara içen genç, bağımlılık yapan diğer maddelere de alışır" diye kesin bir kural yok ama bağımlılık tedavisi yapan psikiyatrlar da, narkotik polisi de aynı şeyi söylüyor: "Sigara, bağımlılığa giden yolda önemli bir eşik."
SARHOŞ OLMASAYDIM...
Alkol dünyadaki en eski ve en yaygın şekilde kullanılan uyuşturucu türü. Yasadaki yaş sınırlamasına rağmen, alkol gençler tarafından ne yazık ki çok kolay elde edilebiliyor. Hatta yapılan çalışmalar, gençlerin alkolle ilk kez ev ortamında, ebeveynleri ile birlikte tanıştıklarını ortaya koyuyor. "Benim yanımda içsin, adabını öğrensin" gibi son derece masum amaçlarla yapılan yaklaşımlar üzücü sonuçlara da yol açabiliyor. Emniyet Amiri Zafer Ercan da, "Testi Kırılmadan, Bir Narkotikçi Gözüyle Erken Uyarı Sistemi" isimli kitabında alkolle ilgili şunları anlatıyor: "..Birçok nezarethane öyküsü der ki; 'Belki şu anda esrar yüzünden buradayım, ecstasy yüzünden buradayım ama asıl burada olmamın sebebini anlamak için geriye dönüp baktığımda, bu maddelerle ilk karşılaştığım anların alkolle ilişkisi olduğunu görebiliyorum. Yani gençler arasında çok sık duyduğumuz bu olayın daha net ifadesi şudur; genelde gençlerimizin hayatlarına ilk giren madde yasal olması sebebiyle "bira" olmaktadır. Doğum günü partisiydi, sokak köşesiydi, park başıydı diye başlayan bira kullanımının söz konusu olduğu ortamlarda sarhoşluk boyutuna geçmiş gençlerin 'hayır' dirençlerinin düştüğü anlarda yeni maddelerin ortaya çıktığı defalarca kez ispatlanmıştır. 'Sarhoşken verilmeseydi belki de bu maddelere bağımlı olmayacaktım' dememek için alkol almamaya ya da alındığında yanınızda güveneceğiniz insanların var olmasına lütfen dikkat edin.."
Testi kırılmadan...
Bağımlılıkla mücadele konusunda yıllardır çok başarılı çalışmalar yapan Emniyet Amiri Zafer Ercan'ın kitapları da anne babalar için çok faydalı olabilecek kaynaklar. Zafer Ercan'ın "Testi Kırılmadan" adlı kitabında "Madde kullanımının önüne geçmek için prensipler" başlığı altında ele aldığı bölüm şöyle:
24 SAAT
Bir gün 24 saattir... 8 saat uyku tüm insanlarda ortak özellik...Uyku haricindeki 16 saati nasıl değerlendiriyoruz? Bu sorunun cevabı önemli, çünkü 16 saatini değerlendiremeyen, üretemeyen, iyi paylaşımlarda bulunmayanların boş vakitten dolayı, bağımlılık yapan maddelerle karşılaştıklarında kabul etme ihtimalleri yüksek. Madde kullanıcılarının ortak özelliklerinin başında, boş vakitlerini dolduramamaları gelmektedir.
ARKADAŞ
Bu madde bir gün karşınıza çıkacak ise; (bu ihtimal her zaman olacaktır) maddeyi Size tanıtacak kişi, "TANIDIĞINIZ BİLDİĞİNİZ BİR SİMA OLACAK". Yani tehlike, size bildiğiniz birisinden gelecek. Arkadaş seçmek her insanın en doğal ve en güzel hakkıdır ama onu iyi seçmek de bir zorunluluktur.
ÖZDEŞLİK
Bu madde "tanıdığınız bildiğiniz sima" tarafından karşınıza çıktığı zaman, karşınıza çıkaran kişi, bunu teklif ederken; "BEN DE KULLANIYORUM" tanımlamasını yapmak zorundadır...
REKLAM
Yeryüzünde bir maddenin pazarlanabilmesi, o maddenin özelliklerinin anlatıldığı reklamlarla olur... Bağımlılık yapan maddelerle ilgili sadece "SANALLIĞIN" reklamı yapılır. Ve bu reklam yapılırken asla, bu maddelerin "AMA"sı anlatılmaz. İşte bu sebeple SANALCI REKLAMCILARIN önüne geçerek bu maddelerin "AMA"sını anlamak gerekir. Gerçeklerden kaçmak için yapılan bu davranış, sorunları sadece anlık unutmadır ama her ayılmada gerçekler karşılar bizi, hem de yeni sorunlarla birlikte...
ZAAF
Karşı taraf teklif yapmadan önce, tespit ettiği bir zaafımızı kullanacaktır. Zaaf herkeste vardır. Örneğin; zayıflamak arzusunda olan genç bir hanımefendiye; "al bu hapları iç, zayıflayacaksın" demek zaafından faydalanma çabasıdır. Her insan zaaflarının farkına vararak, bunların suiistimal edilmesini engelleyebilir...
SON TUZAK
Bu maddeler ilk teklif edildiğinde hiçbir zaman parası istenmez. Yani, genelde ilk kez "BEDAVA" verilir... İhtiyaç hissettiği bir şeye kişinin bedel ödemesi normaldir. Ama karşısına pat diye madde teklifi geldiğinde ve hemen para istendiğinde çekince oluşacağı bilindiği için bu çekinceyi ortadan kaldırmanın bir yöntemi vardır, bu da "BEDAVA" vermektir...
Belirtilere dikkat edin
Uzmanların "uzun!" açıklamalarına tahammül edemeyen anne babalar en çok "Çocuğumun madde kullanıp kullanmadığını nasıl anlayabilirim?" sorusunu yöneltiyor. Ergenlikteki değişikliklerle madde kullanımı belirtilerinin bazen örtüşebildiğine dikkat çeken Yard. Doç. Dr. Zeki Yüncü, "Çocukla sürekli iç içe olan ebeveynler bazen küçük değişimleri gözardı edebiliyor. Ya da ergenliğe bağlıyorlar. Oysa çocukta madde kullanımı riski hep akılda tutulmalı. Madde kullanan çocukta okul başarısı düşmeye başlar. Görünümüne aşırı önem vermeye veya tam tersi kişisel bakımına dikkat etmemeye başlar. Normalde her akşam aile ile yemek yerken odasına kapanmaya başlayabilir. Fazla para harcayabilir. Evden ufak tefek şeyler gitmeye başlayabilir... Aile, çocuğun arkadaş ortamına da dikkat etmeli. Örneğin okuldaki arkadaşlarını birdenbire bırakması, okul dışından kişilerle arkadaşlık etmesi, spor yaparken bırakması, gece çıkmak için kavgaların başlaması birer yol gösterici olabilir" diyor.