Son dönemin bitmeyen kronik ilişkilerinin sonu nereye varacak diye düşünecek ne zamanımız ne sabrımız kaldı artık. Nerden nereye geldik sorusunun saçmalığının farkındayız.
Değişen dünya düzeninde kangren olmuş davranışlarımızın altında müthiş bir eğitimsizliğin kol gezmesinin yanı sıra, en büyük neden popüler sosyal medya kültürü yatıyor.
SEÇ, BEĞEN, AL
Rahatına düşkün bir insanoğlu olduk vesselam. Her şey elimizin altında. Dokun tuşa, her şey resmigeçit halinde karşınızda.
Seç, beğen, iste ve al.
Geçmişin o çok değerli zavallı insanların yaşadıklarına hayıflanayım diyorum da, galiba yine en huzurlu onlarmış. Bu kadar karışık düzenin içinde ilişkilerin değersizleşmesi ve fast food yaşanmışlıkların tükenmişlik sendromunu tetiklenmesiyle, yaşam kalitemizin çarpıklaşmasına neden oluyor maalesef.
Son dönem resmen ilişki katliamı yaşıyoruz. Ortalık kan gövdeyi götürüyor. Sevgi ve aşkın kimyası mı değişti, internet olmadığı dönemlerde eski neslin bu konulardan haberi mi yoktu? Belki de dünya ve insanoğlu geçmişten bu yana aynı. Tv dizilerinin sakıncalı aşklar trafiğinin içinde kaybolmuş gibiyiz. Bize verilen ve sunulan algılarda aşk bakış açımız iyiden iyiye lezyona uğramış durumda.
ADIMLAR HESAPLI
Karışık ilişki durumumuzda en çok aklımıza takılan ve duygularımıza yönelttiğimiz sorulardan biri: Aşk mı? Bilmem. Eh işte.
Duygu durumu iç güveysinden hallice geçinip gidiyoruz.
Kalbinizde çarpıntılar yaratacak aşk kahramanları da kalmadı.
Al gülüm ver gülüm misali.
Adımlar hesaplı atılıyor. Her şey ince detay süzgüsünden geçiyor. Bu ilişkiden nasıl imtiyazlı çıkarım, bana ne kazandırır, yarın başıma dert olursa sorularının gerçek aşkta asla yeri olamaz. Hiç kimsede kaybetme korkusu yok. Nasıl olsa sırada bekleyen bir kuyruk var. Derinlik mi? O da ne? Hiç duymadım. İşte son günlerde ilişkilere bakış tarzımız.
Konularımızı dibine daha çok inersek, olaylar daha vahim hal alıyor. Toplumsal ve kültürel yapımızın ilişkilerimizi potansiyel olarak etkilediğini sosyologların da onayıyla tescillenmiş durumda.
Duyguların yeterince olgunlaşmadığı durumlarda, karşımızdaki kişinin bize nasıl davrandığı, bizim ona hangi duyguları niye hissettiğimiz gibi konuları irdelememiz mümkün değil.
Çok sevdiğim bir cümledir:
Aşk, onu aramayı bıraktığınızda ortaya çıkar. Yanlış ilişkiler yanlış duygular ve birbirinin içine girmiş kaoslar. Yeni örgüye başlamış bir ergen gibi tüm yumakları karıştırıyor ve daha sonra işin içinden çıkamadığımız zaman kendimizi suçlamak yerine tüm kabahati saf ve yüzyıllardır özünden hiçbir şey kaybetmeyen aşka yüklüyoruz.
ASLOLAN SEVGİDİR
Konuştuğum ve karşıma çıkan her kişinin "Ben ne zaman aşık olacağım" sorusuydu. Aslında yaşamlarının bir bölümünde herkes bunu yaşıyor. Algılayamadığımız tek şey; aşk kelebek misali asla kişide kalıcı olmuyor. Var olan ve aslolan sevgi. Devamını bir türlü getiremediğimiz için de yeni arayışlara giriyoruz. Aşk sevginin ön sözüdür. Hikayenin devamı ilerleyen satırlarda anlamını bulur ve siz okudukça tadını alırsınız.
Başta kabını beğendiğiniz birkaç sayfa sonrasında, fırlatıp attığınız bir kitap değil... Sabır ister, emek ister. Son sayfasına kadar okumanız gerekir. Karşımdaki kızın aşk hakkında sözleri hala kulaklarımda:.
Kalp çarpıntılarım elbette bir gün bitecekti. Fakat sahibinin hep yanımda olması mutlukların en güzeli... İşte aşkın en güzel tanımı.
İlişki hikayelerinin senaryoları değişebilir, fakat aşk hep var olacaktır. Mutlu haftalar.