• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Çocuk yapma ehliyeti HAKAN URGANCI

Çocuk yapma ehliyeti

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 12 Kasım 2011, 16:05
Gittikçe standartları yakalayan bir ülke olduğumuzu gururla (!) fark ediyorum... Avrupalı olacağız ya.
Windsurf mü kullanacaksın? Sertifika.
Balık mı tutacaksın? Belge.
Daha bir yığın evrak. Peki, hepsi bizim iyiliğimiz için mi bunların?
Hadi diyelim, windsurf kullanmayı bilmezsen, açıkta kaybolabilirsin. Bu belgeyi almak, menfaatine. Pekiyi, balığı nasıl tutarsan yanlış olur?
Yasaklar ve cezalar seni korumak için mi, nemalanmak için mi bu memlekette?
Elbette bu sözüm; ehliyetler, izinler ve sertifikalar için de geçerli..
Bu kadar şart şurt, bu kadar ceza, yasak...
Engelliyor mu benim Orta Asya'dan Anadolu'ya at sırtında gelmiş kahramanımı?
Engelliyor mu dini ve milli her bayramı kurban bayramı tadında, kan gölü yollarda karşılamamızı? Misal, bak son bayramdaki ölü yaralı savaşına... Sanki Mohaç Meydan Muharebesi!
Caydırabiliyor mu bu kadar kınama, gol sevincini kabak çekirdeği yerine mermi çekirdeği ile kutlayıp bebeleri daha günahsızken toprağa mahkum eden kalibresi yüksek, çapı düşük magandamı?
Seçim dönemlerinde boyuna yenilenen ve hesabı sorulamayan kaldırım taşları ile kaç Mısır piramidi dikeceğimizi hesaplıyor muyuz?
Van depreminin ardından eksik malzemeyle kendi cehennemlerine odun taşıyan müte'AH'hit arkadaşlar kaç kişinin Ah'ını aldılar ama bakalım adalet haklarında ne karar verecek?
Depremde enkazdan kurtarma çalışması yapan askere kurşun sıkan el de bu toprakların yetiştirdiği hain değil mi?
Hangi ülkede trajik bir haberi izlerken acı gözyaşlarınız kahkahaya karışır?
Selde rögar kapağından içeri kaçan aslan gibi bir adamı, kalbinden bıçaklanmış bir genci arkadaşlarına cep telefonuyla çektirerek stand up tadında ameliyat eden cerrahı izlerken hangi normal insan hem ağlayıp hem gülmez? Bu haberi izledikten sonra hangi normal insan artık sağlıklı duygular taşıyabilir?
Ondan sonra Veli göçüyor, Hüseyin üzüyor...
Su akıyor, bizler bakıyor!
Bunca ceza, izin, dilekçe, sertifika, ehliyet. Yarıyor mu bir işe?
Bundan sonra yazacaklarım, son derece faşizan ve sert ve belki de haddini bilmez gözükecek gözünüze. Uyarıyorum!
Evlenen arkadaşlarımın hemen hepsi ne zaman evleneceğimi sorup duruyor.
- Evlenip de ne yapacağım?
- Çocuğun olmasını istemiyor musun?
- Çocuk yapınca ne olacak?
- E, sen çocuk seversin...
- Doğru, senin çocuğunu ben de sevsem olmaz mı?
- O senin de yeğenin, ama kendi çocuğunun tadı başka.
- Haklısın da, ben kimim ki... Dünyaya çok faydalı bir buluş yapmış bir adam mıyım? Yeteri kadar sevgisiz ve bakımsız çocuk var memlekette. Bir benim soyum yürümese, dünya ne kaybeder?
- Olur mu? Sen çok iyi ve nitelikli bir adamsın. Senin soyun yürümesin de, dünyada iyiler azalsın mı? Amma karamsarsın.
- İltifatın için sağol ama, iyi bir adam olmak; iyi bir baba olmakla aynı şey değil!
Evet, çocuk dünyanın en güzel şeyi. Çocuk, geleceğe sunduğumuz armağan. Ama, kimin armağanı? İyi düşünmek gerek.
Ben devlet olsam, ve tek şey için ehliyet belgesi istesem bu elbette en önemli konunun ehliyeti olurdu. Hemen herkesin içgüdüsel olarak kendisine hak gördüğü üreme, soyunu devam ettirme isteğini izne bağlardım.
Basit bir motor için devlet sizden ehliyet istiyor. Kötü bir şey mi? Bir kaza anında en azından kendisinin, belki biraz gayretle bir iki kişinin daha katili olabilir.
Peki, sağlıklı bir ailede yetiştirilmemiş bir zihin, dünyada kaç kişinin kanına girebilir? On? Yüz? Belki de yüzbinler...
Çocuk sahibi mi olmak istiyorsun?
Gel kardeşim buraya! Bakacak paran var mı? Yok. Ama çok yetenekli bir insansın. Kumaşın iyi yani. Çevrende de örnek bir insan olarak tanınıyorsun... Peki, devlet bu çocuğun hamisidir. Buyur ehliyetini!
Zenginsin, güçlüsün ama beşpara etmez bir tabiatın var. Ruh sağlığın dengeli değil. Yok kardeşim sana ehliyet! Hala istiyorsan, git yerleş yurt dışına, orada çocuk sahibi ol! Tabii tüm bunlar birer kara ütopya. Kim bizi bu hakkımızdan vazgeçirebilir? Kim, işe yarayacağı şüpheli genlerimizi büyük bir cömertlik ya da sorumsuzlukla gelecek kuşaklara aktarmamıza karşı çıkabilir? Herşeyden önce, buna karar verecek kişi kim olacak?
Hani bazı konular vardır; arkadaş arasında konuşulunca sırtın sıvazlanır, 'Ne doğru söyledin birader!' denir de, topluma bir eser olarak bırakmak çılgınca olur. Çünkü bir anda lanetlenirsiniz. Daha önce size hak verenler bile, toplum baskısından, 'Cık cık cık. Olur mu öyle şey. Deli saçması.' demek zorunda kalırlar... Bu teori de öyle kalmalı okurun aklında. Fazla ciddiye almadan. Adamın birinin hezeyanları olarak... Ama eğitimimizin eksik bırakıldığı bu toprakların çocuğuyuz hepimiz.
Çocuk sahibi mi olmak istiyorsunuz? Şöyle kimse yokken usulca bir bakın aynaya, kendinizi gözleyin. En büyük düşmanınız bu görüntüyü izliyor olsaydı, ne kusur bulurdu?
Bir kez daha düşünmenin vaktidir şimdi: Ehil misiniz?

Facebook'ta geçtiğimiz hafta

Ahmet Turan: O kadar insanımız depremle, terörle mücadele ederken bizim pazartesileri sevmeme gibi bir lüksümüz olamaz. Yaşadığımız her anın kıymetini bilelim. Herkese iyi haftalar dilerim.'
Neriman Kuzu: Devlet, çekici ve güzel kadınlardan Allah vergisi adı altında yeni bir vergi tahsil edecekmiş.
Marco Çetin: Seninle ben kuru- pilav gibiydik...
Ayhan Keçeli: Kimbilir, belki de masalının kahramanı, bir başka öyküde figüran olmaya gitmiştir.
Burak Aykın: Veni-vidi-vici (Geldim, gördüm, fethettim) -Sezar
Vıdı-vıdı-vıdı (Kimdi o kız, niye baktın, vs)_ Kız arkadaş
İlkay Acun: Dünyanın en yüce tahtına çıksanız da oturacağınız yer yine kıçınızın üstüdür.
Dila Özüsade: Bu Turkcell de iyice kafamı karıştırdı. Yok 20 yükle 120 al, 40 yükle 400 al hesaplamalarıma göre 10 bin TL yüklesem şirketi üstüme yapacaklar ...



Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.