Hakan Urgancı

Köşe yazarı, çapkın okuyucunun karısıdır!

Yazı, kutsala en yakın şeydir. Sadece kutsal kitaplar yazılı metinler olduğu için değil... Yazı sanatın, tarihin, bilimin ulaşım aracı, taşıyıcısı da olduğu için. Yazı insanın gelip geçici, arkasında iz bırakmayan solgun bir gölge olmasının önündeki son kale, unutuluş otobanından son çıkıştır.
Oysa biz okumaktan çok yazmayı, fikir dinlemekten çok beyan etmeyi seven bir toplumuz. Akıllar pazara çıkmış, yine herkes kendi aklını beğenmiş misali... Köşe yazarlarının makalelerinin altındaki yorumlara bakın. Adamın eleştirisinin, yorumunun uzunluğu neredeyse makalenin kendisinden fazla! Haliyle, bizde okur yazarların varlığından söz etmek zor. Okurdan çok, yazar var.
Hele twitter ve facebook çıktı çıkalı herkesin yazar olduğu bir ülkede yazı yazmanın zorluğu konusunda eminim hemfikirizdir. Bu yüzden bir yazının beğenilme oranı gelişmiş bir ülkede size kattığı (ve mutlaka sizden farklı olan) bakış açısına paralel iken, bizde muhtemelen sizin düşünüp de dile getirmeye çekindiğiniz bir konuyu savunmasına paralel olabilir. Oysa ki entelektüel bir zihin, iyi savunulması şartıyla kendisinden farklı bir bakış açısını da takdir edebilir.
LİVANELİ'NİN OKURU
Yakın zamanda Zülfü Livaneli, sık sık aklıma gelen bir gerçeği dile getirdi: ''... Türkiye'de olsun, dünyada olsun; okuduğum köşe yazarının benim düşünce ufkumu genişletmesini, olaylara başka bir açıdan bakmamı sağlamasını, yeni düşünceler sergilemesini, beni zenginleştirmesini istiyorum... Evet; iyi ki böyle birkaç yazar var ama acaba okuyucu çoğunluğu köşe yazarından böyle bir işlev üstlenmesini bekliyor mu? Bir köşe yazısı okurken, yeni fikirler edinmek, öğrenmek, bakış açısını geliştirmek amacını güdüyor mu? Bu insanlar, okuduğu köşe yazarlarından yeni bir fikir ya da bilgi değil, kendi duygularını yüksek sesle ifade etmesini, hatta karşı kampa saldırmasını, sövmesini, onlarla dalga geçmesini bekliyor. Bunları okuyup rahatlamak istiyorlar. O yüzden de günümüzde bir kısım köşe yazarları; düşünce ifade etmekten çok, basit cümleler, kelime benzetmeleri ve hınzırca "geçirmeler"le, yarı mizahi yazılar yazıyorlar.
Yazan da rahat okuyan da. Çünkü yazının içinde insanı düşündürecek, "acaba?" sorusunu sorduracak, "bu işe hiç bu açıdan bakmamıştım" dedirtecek, referansları gözden geçirmesini gerektirecek en ufak bir pırıltı yok.''
TURGUT'UN İTİRAZI
Son yazılarından birinde, Serdar Turgut da Livaneli'nin bakış açısından yaklaşarak bu tezi Emin Çölaşan ve Yılmaz Özdil örnekleriyle de somutlamaya çalışıyor. Bu yazarların iktidarlar karşıtı tavırlarının bir yeni düşünce üretmeden, sistemin 'değil'ini yaratmaktan prim ürettiğini kastediyor. Böylelikle muhalif okuyucunun bu yazılarla 'gazının' alındığını, uyuşturulduğunu söylüyor. Bu bağlamda bu iki yazar, farkında olmadan iktidara çalışmış oluyor, görüşünü dile getiriyor.
Memlekete geldiğinde benzersiz mizahi üslubu ve 'Amerika'dan görünen Türkiye' tadında sosyolojik tahliller içeren yazılarıyla tiryakisi olduğum Turgut'un genel anlamdaki görüşünde bir miktar haklılık payı bulsam da siyasi içerikli yazılarından aynı keyfi aldığımı söyleyemem.
Ancak Livaneli'nin bahsettiği konu, büyük bir yara! Ülkede artık çok seslilik var ama çok fikirlilik yok, malesef... Yani bir yazıyı onaylamak, sizin fikirlerinizi savunmasıyla mümkün. Formülümüz şudur: Sizin fikriniz+ Sizden üstün bir dile getirme yetisi. Eğer yazarın dillendirişi sizden zayıfsa, ' Bunu ben de yazardım.' Demek hakınızdır çünkü...
Ama şu var ki, her yazı aynı tarzla yazılmıyor. Sözgelimi güncel hayatın içinden bir kara mizah yazısının sadeliği ve tek seferde okunurluğu , tek atımlık barutu olmasından kaynaklanıyor. O olay bugünün olayıydı, yarın eskidi. Tedavülden düştü. Etkisi de o günlük olacaktır. (Hele ki bizimki gibi gündem zengini bir ülkede.)
LAHANA YAZILAR
Bir de felsefi yazılar var, ilhamı insana aniden geliveren ve tabir yerindeyse 'İçine şeytan kaçmış gibi' yazılan... İşte onlar zamansız, biraz daha azgın, bol çetrefilli, çokça anlamlı, edebi değeri nisbeten yüksek ve katman katman yazılar.. Ben onlara lahana yazılar, diyorum. Çünkü açtıkça yeni bir anlam dilimi ile karşılaşıyorsun. Açtıkça için açılıyor, bazen de içini acıtıyor. Onlar öylesine kendi kendine soluk alıp veren canlı yazılar ki, bazen bittiklerinde dönüp yeniden okuyorum, bunları ben mi yazmışım, diyorum. Çünkü onlar bittiği yerde başlıyor asıl. Bir lahana yazının yaşam serüveni, sizin yaşam serüveninize koşut gidiyor aslında...O yazıdan sıkıldığınız bir dönem olduğu gibi beğeneceğiniz bir dönem de var, yanlış anladığınızı farkedip yeniden anlamlandıracağınız bir dönem de... Tabii ki bu sizin okumuş ve yaşamışlığınızla ilgili! Bir lahana yazı, pratik zekalı, realist ve yaşamda kesin doğruları olan insanlara hiçbir zaman cazip gelmeyebilir. Ondan keyif almak için biraz rahatsız, huzursuz, sorgulayan ( b.kuyla kavgalının kibarcası) yenilikçi, devrimci, kesinlikleri olmayan, çocuksu ve hayalperest biri olmayı başarabilmelisiniz. Sözün özü, böylesine nadir sayıda yazılabilen ve emek dökülmüş bir yazı elbette kestirmeden gitmek isteyen katı realistleri sıkacaktır. Hızı seven, kırmızı ışıkta beklemeyen, hayatın içinde durup da soluklanmayan, dönüp geriye bakmayanların harcı değildir ve olmamalıdır da! Bu yüzden ben bu emek verilmiş yazıları okurken bedel olarak emek isterim. Az kan ve gözyaşı talep ederim. Hakkımdır.Beğenmemenin sizin hakkınız olduğu kadar...
Sözün özü, zordur bu topraklarda köşe yazmak! Çapkın ve vefasız okurun evde bekleyen cefakar eşi gibisinizdir. Sizden çok şey bekler. Karşısına biraz farklı, her zaman bakımlı çıkmazsanız anında sizi bir başka yazarla aldatabilir. Bilmem anlatabildim mi?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.