Bayram mı, Kabotaj Bayramı mı belli değil
EKİNCİK
Ekincik koyunda bulunan My Marinanın sınırlı sayıda pontonu olmakla birlikte iyi hizmet veren bir personeli var. Gitmeden rezervasyon yaptırmanız halinde iskeleye bağlanarak günlüğü 85 TL bağlanma ve 20 TL elektrik bedeli ödeyerek marina hizmetlerinden yararlanıyorsunuz. Eğer marinanın restoranına akşam yemeği rezervasyonu yaptırdıysanız bağlanma ücretinden muaf oluyorsunuz. Merak eden uyanıklar için söyleyelim, restoran elbette ucuz değil. Bağlantı ücretini hesaba giydirdiklerini düşünenler varsa, hesapta öyle bir kalem göremiyorsunuz. Restoran güzel, hizmet hızlı, lezzet iyi, fiyatlar Çeşme ayarında.
Zümrüt rengi parlak denizi, yeterli tesisi, yabancı tekne dolu pontonları ile Ekincik My Marina, bu civardaysanız mutlaka uğramanız gereken bir cennet parçası... Yani hem doğa, hem lüks, hem de paparazzi tasallutundan uzak bir kurtarılmış bölge. Dustin Hoffman burada yemek yemeyecek de bize mi gelecek?
PINAR ALTI
Turunç Pınarı Balıkçı Osman . Son derece hoş bir ortam ve hafif bir müzik var bu koyda. Sadece balık ve salataya kişi başı fix 70 TL alıyor, kalan her siparişinizi ekstra sayıyor. Pahalı bulanlar için restoranın müşteri portföyünden bahsedelim, belki fikriniz değişir...
Koç ailesinin müdavimlerinden olduğu söylenen işletmede biz yemek yerken bir yanımızda Rus elmas tüccarı vardı, öteki yanımızda Lübnanlı banka sahipleri. Restoranın botu ile teknelerimize dönerken, pahalı bir motor içinde yatına taşıyacağı patronunu bekleyen, kravatlı iki dirhem bir çekirdek kaptanın hangi müşteriyi hangi ultra lüks yata götürmek üzere beklediği bizim için bir sır olarak kaldı.
GÖBÜN
Göcek'in karşısında bulunan küçük ama son derece şirin Göbün koyu, ilkel bir keyfi sizlere yaşatmak için hazır bekliyor. Basit iskelesinde elektrik ve su sağlayamasanız da koy çok güzel ve korunaklı. Tabii restoran fiyatları da önce bahsettiğim işletmelere göre hesaplı kalıyor. Bu yüzden mükemmel bir servis de beklemeyin. Bizim enişte Serhan, rakısına buz istedi. Buz kalmamış ama yok da demediler. Bunun yerine belli ki buzdolabının dondurucusunu kazıyıp getirmişler karla karışık (!) buzu... Serhan hayatında ilk kez rakısını kıtlama (!) içti.
Bayramda bu cennet koyları Caan, Acceline ve Adagio ile gezdik ve cennet Anadolu'da yaşadığımıza bir kez daha şükrettik. Ancaak, yine de bazı klasik sorular aklımızı meşgul etmedi değil.
Günübirlik gezi tekneleri ile hazır buralara kadar gelmişken bir Dalyan İztuzu turu da yapmak istedik. Burada Kaunos antik kentini gezmeye geldik. Paralı olan girişin önünde bir tur kaptanı çayını içiyordu. Bize girişte satılan kartpostalları göstererek içeride görülecek herşeyin bunlardan ibaret olduğunu (dağ taş, başka bi halt yok yaniii) söyledi. 'Bu sıcakta işiniz mi yok yaa, dönün gidin işinize' dedi. Ve ekledi: 'Ben müsterilerime de söylüyorum, salaksınız siz, diye...'
İnanın adam bunları resmen söyledi ve biz salak sıfatını göze alarak, bu iyiniyetli ama dangalak kaptana da elimizi bulamadan Kaunos antik kenti turunu tamamlamayı başardık.
Elin Rusu, Lübnanlısı, Fransızı koylarımızı avucunun içi gibi bilip sahiplenirken, bizde sadece bir avuç yat sahibinin ismini duyduğu bu hazinelere sahip olmak ne yaman ve ne de yaban bir çelişkidir, annem! Bizim değerlerimize sahip çıkışımız ve turizm anlayışımız sadece gerizekalı kaptan ve bir köy ekmeğini on liraya elini öpene satan ve 'ee, denizde böyle' diye sırıtan köylü kurnazından ibaret. İyisi mi bırakalım turizm bakanlığını bunlara, üç ay içinde yok paraya ne var ne yok satarlar, turizmi de bitirirler ondan sonra siz sağ biz selamet! Birlikte kepengi kapatır gideriz... Adama bak yahu! Antik kent gezecek kişilere salaksınız, orada sadece taş var, başka da bir b.k yok, diyor. Bu memlekette köpekleri salmışlar, taşları (!) bağlamışlar ya, işte ondan böyle oluyor...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.