• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Fikirleriniz size kalsın! HAKAN URGANCI

Fikirleriniz size kalsın!

hakan.urganci@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 08 Kasım 2014, 17:43
Evrenin bir 24 saat boyunca kesintisiz yayın yapan bir radyo istasyonu var. İstasyonda sayısız program var. İşte o programlar, yani fikirler tüm evrende yayınlanıyor. Biz de yolda aracımızla giderken rastgele kanal arıyoruz. Evet, beynimiz bir radyo alıcısı ve telsiz gibi çeşitli kanalları çekiyor. Bazılarının bazı programları duymasının ya da duymamasının tek sebebi, o an 'hangi frekansta' olduklarıyla ilgili... Hangi duyguyu taşıyorsanız ve hangi 'anlayış seviyesi'nde iseniz o frekansın yayınını alır, diğer istasyonları dinleyemezsiniz. Diğer istasyonları dinleyenlerle ise birbiriniz anlayamazsınız.
Bütün bu nedenlerle fikir denen şeyin mülkiyeti de olamaz aslında.. Yalnızca çok beğendiğimiz için aşırdığımız ya da bize ilham edilen fikirler vardır ve yalnızca düşünme eyleminin yüceltilmesi adına 'fikri ilk ifade edenin' onore edilmesi hoş olur. Yürekten katılıp sahiplendiğimiz her fikir kısa sürede bizim olur. Daha iyi bir fikir görünce ondan vazgeçeceğimiz de bellidir. Demek ki, bir fikre değil, bir insana bağlanmalı. İnsanları fikirleri ile değil, davranışları ile 'gerçekte kim oldukları ile' değerlendirmeli...
Yirmi yıl önce genç bir adamdım. Az bilgili, çokça da öfkeliydim. Ben denen şeyden habersizdim. Sadece var olmaya, ya da var kalmaya çalışıyordum. İki buçuk kırık dökük fikrim vardı. Onun için gerekirse dövüşürdüm. Fikrimi 'ben' sanırdım. Fikrim adama sayılmazsa, ben de yok olurum, sanırdım. Yıllar geçti. Baktım ki hem bende, hem de kavga ettiklerimde fikirler değişti. Yaşam denen öğretmen hepimizin dersini verdi. Fikirler geldi geçti, çünkü frekanslarımız değişti. Buna rağmen radyo alıcısı, yani 'biz' hep oradaydık. Fikirlerimiz biz değildi, bizse fikirlerimizden çok, çok daha fazlasıydık.

Her duvar bir orijinali hak eder

Onunla TRT Türk haber spikeri ve bugünlerin umut veren ressamı dostum Çağatay Gökmen'in Bilkent Sanat Sokağı'ndaki kendi adını taşıyan mini galerisini görmeye gittiğimde tanıştım. Ordusu dağıldığı için bir AVM'ye sığınıp karargah kurmuş, savaşa oradan devam etmeyi planlayan emektar bir şövalyeye benziyordu. Tek fark, bu şövalyenin kalkanının, çevresini saran onlarca şövalye oluşuydu. Doğal bir karizmaya sahip küratör Rahmi Çöğendez'den bahsediyorum. Oturup size telefon rehberini okusa, 'Muhakkak sonunda önemli bir şey söyleyecek' duygusuyla dinleyeceğiniz adamdan. İzmir gazetesinde bana Ankara anlattıran adamdan.
Çöğendez, ressam dostları Hikmet Çetinkaya, Yakup Cem, Yusuf Bilge, Şehriyar Cem, Adil Ocak, Selim Güventürk, Nusret Dökmeci, Füsun Ürkün, Veysel Akkuş, Orhan Gürel, Nazım Mehmet, Mehmet Hacı Fettahoğlu, Özcan Allahverdi'nin değerli katkıları ile (Şimdilerde bu isimlere Çağatay Gökmen de katıldı) bir hayali gerçek kıldı. Tamamen elit kesimin tekelinde olan ve 'çok para gerektirdiği' düşünülen resim kolleksiyonerliği ve müzayede konusunu halka daha ulaşılır kıldı. Bilkent Center AVM'nin zemin katındaki boşluğu bir sanat galerisine dönüştürdü. Burada, marka ressamların orijinal eserlerine çok uygun fiyatlara sahip olabiliyor, kot pantolonunuzla bir müzayedeye katılabiliyorsunuz. Geleceğin sanatseverleri, buradan yetişiyor, ya da en azından şöyle diyelim, cesaretlendiriliyor.
RC Art Gallery ve Müzayede Evi, bir anlamda 'sanatı sokağa' indiriyor. Hele bazı eserlere öyle fiyatlarla sahip oluyorsunuz ki tadından yenmiyor. Çöğendez'in esprili anlatımıyla, 'bu fiyata ancak pasta alabilirsiniz, onu da duvara asamazsınız.'
Ben de solganlarını çalıyor ve 'her duvar bir orijinali hak eder' diyorum. İnanmazsanız gidip bakması bedava...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.