Hürol Dağdelen

Bayram, eskisi gibi coşkulu yaşanabilir

Hayat, gerçeklerin tanığıdır, bunu yaşadığımız süreçte yakından izliyor, görüyoruz.
Bu nedenle insan yaşamının her dönemi, kendine özgü, kendi çizgisinde...
Örneğin bayram günleri.
Çocukluğumda daha bir keyifliydi, bir anlamı vardı, bir coşkusu, bir amacı da...
Büyüklerimizin elini öpmek, para toplamak bile başlıbaşına olaydı, günlerce önce planlanır ve günü gelince yürürlüğe konurdu.
Yeni olmasa da tertemiz elbiselerimizi giyer, başucumuza koyduğumuz ayakkabılarımızın tozunu alır, sokağa fırlardık.
Sonra anne ve babalarımızla akrabalarımıza gider, büyüklerin ellerini öper, hal hatır sorar, güzel sohbetlere tanık olurduk.
Oysa o zamanda "geçim sıkıntısı" vardı.
Ancak bayram bir olaydı özlemle beklenen, bitmesi hiç istenmeyen...
***
Bugün Şeker Bayramı'nın 3. gününü yaşıyoruz. Hangi çocuk, şimdi o güzel heyecanı yaşıyor, hangi birimiz ailemizi, büyüğümüzü ziyaret etme sorumluluğunu tattı.
Bence bunun yanıtı, yüreklerde gizli..
Çoğunluk tatilde çünkü; otelde, motelde, yazlıkta...
Çocuklar arkadaşlarından ayrı kalmış, sokaklar boş. Anne ve babalar, bir kuru telefon ya da maille attığı tebrikle geçiştirmiş o özel buluşma anını...
Herkes sudan sebeplerle birbiriyle küs... Barışmaya da yanaşmıyor, gün bayram olsa da...
Büyük anne ve babalar yine yalnız, "Nerede hata yaptık" sorusunun yanıtını arıyor.
***
Oysa kimsede hata yok.
Yaşam koşulları, sadece yeni bir yol açtı bize... Geçen günlerin "birlik" hali yerine daha "bencil" yaşama özgürlüğünü...
Yapılan araştırmalara göre, Türk halkının ancak yüzde 30'u, geçmiş bayram günlerinin geleneklerini yerine getirebiliyor, o da daha çok kırsal kesimde...
Büyük bir çoğunluk, tatili fırsat bilip, biriktirdiği üç kuruşu, bu "serüvene" harcıyor.
Geçim sıkıntısı çekse de, bunun bir yolunu buluyor.
Para bulamayan da, bayram adetlerini, "hatırı kalmasın" ziyaretleriyle geçiştiriyor ve soluğu televizyon ya da bilgisayarın karşısında alıyor.
Ne yazık ki gerçek bu.
Bunu görmek için, şöyle bir çevrenize bakın, yeterli.
****
Evine kapanan insanı, yeniden topluma karıştıracak ve geleneklerini yeniden yaşatacak bir "morale" ihtiyacı var, bu kesin...
O zaman ne yapmalı?
İş önce aile büyüklerinden başlıyor, yani çocuklarına bayram sevincini yaşatacak, "sevgi" ve "saygı" unsunlarını yeşertecek adımlar atmasında.
Bu teşviğin çeşitli yolları var, önce örnek olmakla başlıyor bu süreç.
Bu büyük toplumu yönetenler de, bu sürece katkı koyacak etkinlikleri başlatabilir.
Konser, sirk, dans ve müzik şölenleri, bunun etkin bir yolu.
Dünya, kendilerine özel bayramlarında sorunun çözümünü, bu şekilde bulmuşken, biz ne güne duruyoruz?
Dini ve Milli bayramlar, bizim tek özelimiz değil mi?
Doğru tektir ve bahanesi yoktur
Sigara bir illet, hem de kumardan beter... Yıllarca içtim, bilirim; bir bulaştın mı bırakamıyorsun.
Keyfi iyi de, vücut sürekli bir yıpranma sürecinde...
Ciğerlere çekilen her duman öncelikle; yaşam kalitesini düşürüyor, sağlık soruları hiç bitmiyor, öksürük asla tükenmiyor ve de ömrü kısaltıyor.
Bir de içini görebilse insan, ağzına almayacak şu illeti, ama asıl sınav budur işte...
Gerçeği hissedebilmek...
Yıllarca ben de bunu görmezden geldim, her tiryaki gibi bahaneler ürettim, bu yüzden bilirim bu "asalak" duyguyu...
Sonra bir gün bıraktım, hem de "azaltarak"; tütünden nefret ede ede, "beynimde" bitirdim işi...
Herhangi bir sağlık sorunum yoktu ya da ölüm korkum... Ama vücudum tepki veriyordu artık...
Bunu gördüm.
Onun için, şu yola bu yola inanmayın, her şey "sizde" bitiyor.
**********
Sigara en çabuk gençler arasında yayılıyor, bu nedenle her zaman hedef kitledir onlar...
Büyüme merakı, bedensel ve zihinsel coşku, hava atma, bir şey yapabilme içgüdüsü ne yazık ki, gençliği bu tuzağa çekiyor.
Ancak bilinçli bir kitle de var bu ülkede... Hem genç hem de tuzağın farkında...
Örneğin Denizli'nin Tavas İlçesi'ne bağlı Kızılcabölük Beldesi'nde belediye gençlik meclisi üyeleri bir kampanya başlatmış...
Amaç, "Yüzde 100 Dumansız Hava Sahası" kampanyasına tam destek...
Bu amaçla işyerlerine, halka broşür dağıtmışlar, "Sigara ve alkol kullanmayın" çağrısında bulunmuşlar...
Sigarının en çok kullanıldığı kırsal kesimde, bu işe kalkışmak, yel değirmenleriyle savaşmak gibi...
Ama inanç edinmişler gerçeği savunmayı.
***
Bakın bu konuda Kızılcabölük Belediyesi Gençlik Meclisi Başkanı Hasan Çağırıcı ne diyor:
"Sigara ve alkolün kötü bir alışkanlık olduğunu biliyoruz. Bunu kullananlar da biliyor. Hemşerilerimiz sigarayı bıraksınlar, sağlıklarını daha fazla riske atmasınlar."
***
Genç bir bilinç, belki o çağda geleceği göremeyebilir ama tehlikenin farkındadır.
Bunu ona, toplum söylüyor, adeta resmediyor.
Çünkü işsizliğin ve çaresizliğin gölgesinde, en yakınlarının ve çevresindeki insanların yitip gittiğini görebiliyor.
Gençler bu ülkenin geleceği... Bu çaresizlik sürecine karşı direnmeleri de, destek bulmalı.
Biz onların doğru attığı her adımın arkasındayız, destekçisiyiz.
Çünkü doğru tektir, bahanesi de yoktur.
SÖZÜN ÖZÜ
En değerli kişiler, alçak gönüllü olanlardır.
Albert Einstein
Artık dünya starı
Kemal Sunal Türk Sineması'nda, "Saf delikanlı" tiplemesiyle, sadece bizde değil, dünyada da örnek oldu. Üstünde bir de birincilik getirdi.
Ünlü oyuncunun "Şabanoğlu Şaban" filmi, dünyanın en büyük sinema filmleri veritabanı olarak kabul edilen 'imdb.com' tarafından "Tüm Zamanların En İyi 50 Komedi Filmi" listesinde, şu an zirvede...
Devam eden oylamaya göre Sunal, Charlie Chaplin, Woody Allen gibi ünlü yönetmenlerin filmlerini de geride bırakmış...
Habere göre, oylamada Sunal'ın rol aldığı 6 film daha var.
Yani Kemal Sunal'un, "usta bir komedyen" olduğunu artık dünya da kabul ediyor.
Yani, televizyon kanallarının sevilen sanatçının filmlerini tekrar tekrar yayınlamak için kıyasıya bir savaşan içine girmesi boşuna değil...
O artık bir dünya starı.
Şarkıların boynu bükük olursa!
Müzik eğlence programı hazırlayıp sunan ünlüler arasına Ferdi Tayfur da katılıyor.
Tıpkı İbrahim Tatlıses gibi, Orhan Gencebay gibi birçok ünlü, o "tedrisattan" geçti, ekranda gücünü denedi.
Kimi tutturdu, kimisi de itici oldu.
Şimdi Ferdi Tayfur merakla bekleniyor. Habere göre Tayfur, Kanal 7 ekranında boy gösterecekmiş...
Asıl ilginç olay ise programın adı, "Boynu Bükük Şarkılar"...
Anlaşıldı hedef kitle, yine "ezilenler"...
Müslüm Baba "jiletçilere" pas vermedi, kendini yeniledi. Bakalım Ferdi Tayfur, hangi yolu izleyecek.
Şarkıların boynu bükük olursa, konuklar ne yapsın...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.