Aferin çocuklar
Biz bunları düşüne duralım, çocuklar ders vermeye başladı bile. Hem de en can alıcı noktadan...
Manisa'da ayakkabı boyacılığı yapan üç çocuk, Hakan Peker, Mustafa Peker ve Ahmet Peker yerde buldukları cüzdanı polise teslim etmişler.
"Bulduğunuz cüzdanı neden cebe indirmediniz" diye sorunlara ise yanıt, ders verir gibi:
"Paranın ne kadar zor kazanıldığını biliyoruz. Teslim etmeseydik, bu cüzdanın sahibi bayram sabahı evlatlarına harçlık veremezdi."
Buyrun bakalım, cevap şaşırttı değil mi?
***
Oysa her şey aileden başlıyor. Bakın çocuklar, böyle davranmalarına hangi konuşmanın etkili olduğunu söylemiş:
"Babamız, bize "Oğlum yerden her ne bulursanız mutlaka sahibine ulaşması için polise verin' derdi. Biz de onu yaptık."
Yani, birileri gibi "Oğlum deli olma, bulduğun cüzdanı, cebine indir. Kim bilecek" diye öğüt vermemiş büyükleri, aksine doğru yolu göstermiş...
Ve ne yazık, onlardan git gide azalıyor bu memlekette...
Üzücü olan bu...
***
Bir diğer sevindiğim nokta, çocukların Manisa Valiliği tarafından başlatılan sokakta çalışan çocuklara yönelik rehabilitasyon çalışmasının başarılı olması...
Vali Celaleddin Güvenç, "Bu üç çocuğumuz da bu projenin içindeydi. Çalışmaların boşa gitmediğini gördük" demiş...
Devlet Baba demek, budur işte...
Ötesinde...
Bravo çocuklar, hepimizi utandırdınız.
Fuar'a yeni bir bakış
İzmir Fuarı bitti, dahası ne olduğunu anlayamadık bile... Süreç göz açıp kapayana kadar geçti, o "güzelliğin" tadına varamadık.
Eskiden öyle miydi ya!.. Bir gittin mi bir daha gitmek isterdin.
Neyse şimdi konumuz o değil, fuarda gözle görülür bir değişim var, sözüm ona...
***
Önceki gün, 9 Eylül Kapısı'ndan girdim fuara... Eskiden kaskatlı havuz ve sergi payvonlarının olduğu bölge, yeşil alan çalışmasıyla dev bir parka dönüşmüş...
Hayvanat Bahçesi'nin olduğu bölgenin de çok sevimli bir havası var. Şimdi sessiz ve amaçsız olsa da, etkileyici, hoş bir görünüme sahip...
***
Bir de, yeraltı otoparkına takıldı gözüm, hani o davalara konu olan; bence fena olmamış, amaçsız kalan fuara bir işlev katmış en azından... Nasılsa ticari fuar, Gaziemir'e taşınacağına göre, bu koca alan ne olacak peki, topluma bir şekilde hizmet vermeli...
***
Hem sonra biz sürücüler, Alsancak gibi, 2. Kordon gibi, Şair Eşref Bulvarı gibi İzmir'in kalbinin attığı bölgelerde, sağa sola otomobil park ettiğimizde, ceza kesilirse hemen aynı bahaneye sarılırız; "Otopark yok ki, nereye koyalım."
Oysa şimdi var, bahane de kalmadı!
İzmir Büyükşehir Belediyesi, hiç otopark alanı kalmayan bir bölgede çözüm üretmiş, o halde caddeleri üç kuruş uğruna sıkıştırmayalım...
***
Bu koca fuar alanını, yeşil çeşniyle çevirmek, elbette göze hoş geliyor ama dolaş dolaş bitmez; hareket getirmeli bence...
Yani, daha önce dediğim gibi...
Gazino havası fuarda yine esebilir. Açıkhava konserleri, kültürel etkinlikler düzenlenebilir. Hayal mi, bence hiç değil!..
SÖZÜN ÖZÜ
Hayat bir tabur vukuattır; kumandanı, tesadüf.
Cenap Şehabettin
Hesabını kim verecek?
Bazıları diyor ki, "Özel günlerde, düğünlerde havaya silah sıkmak, erkekliğin şanındandır, gelenektir."
Saçma, ilkel, aptalca bir iddia.
Bu devirde, böyle gelenek olmaz olsun, bu ülkede insan yaşamına kast eden magandalar olduğu sürece, silah sıkmak, bir milletin kültürünün parçası olamaz.
Olmamalı da.
Hele erkekliğin şanı hiç...
Bunun için ne küçük yaşta çocuğunun eline silah veren baba doğru yapıyor ne de düğünde kendinden geçmiş silahşör bozuntusu...
Rastgele havaya ateş etmekle, insanı ölümle başbaşa bırakan, hatta öldüren bir manyaklığın, kültürde yeri yoktur.
Bunun adı, düpedüz cinayettir.
***
Alın işte, Samsun'da havaya ateş ederek bayramı kutlamaya kalkışan bir avuç serseri, bakkala giden küçük bir çocuğun ağır yaralanmasına neden olmuş...
Küçük Serkan şimdi ölümle pençeleşiyor.
Allah aşkına bu neyin kutlaması!... Futbol zaferlerinden sonra yaşanan dramlardan hiç mi ders almadık, ha...
Şimdi bu çocuk ölürse hesabını kim verecek?
Hadi bakalım, erkekliğini silahla ölçen magandalar, şimdi çıkın ortaya...
Saba Tümer'e karşı Hülya Avşar
Habertürk'ün geçen dönem en çok konuşulan, yazılan, çizilen, tartışılan sohbet programı bu dönem el değiştiriyor. "Saba Tümer'le Bu Gece" artık "Hülya Avşar Soruyor" formatına girdi. Tümer'in kanaldan istifa edip CNN Türk'e geçişi bu süreci hızlandırdı.
Şimdi Avşar kızı, Tümer'in yerini doldurmayla çalışacak. Başarılı olup olamayacağı ise göreceli bir durum...
Çünkü Hülya Avşar'ın programını daha önce yaptığı kanal olan Türkmax, istediği verimi alamamıştı.
Şimdi, daha çok izlenen bir kanalda, kantara çıkıyor Hülya Avşar...
Program pazartesi günü başlıyor.
Saba Tümer'in neşesi, kahkahaları ve kurnazca soru taktiğini, Avşar kızı kıvırabilirse ne ala, yoksa ömrü kısa olur.
Zira izleyici artık, kendisine tepeden bakan, ders veren, sansasyondan destek alan değil, onun yüreğinden seslenen, zeki isimlere değer veriyor.
Saba Tümer öyleydi, Hülya Avşar'ı konuşmak için ise erken.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.