Asma yüzünü, bugün bayram
Bu yüzden asmayın suratınızı!
Bayramın özü, sevgidir. Kendinize, eşinize, anne ve babanıza, çocuklarınıza, komşunuza, akrabalarınıza, sizi gülümseyen gözleriyle selamlayan herkese verebileceğiniz en güzel hayat armağanı...
Biliyorum, borçlarınız dağı aştı.
Biliyorum, ev kira, ev sahibi zorluyor "artır" diye...
O da kendince haklı, bütçesine göre hesabı var.
Biliyorum, çocuklarınıza ayakkabı alamadınız, yaşadığınız hüznü kimse bilemez sizden başka...
Belki de komşunuz kurban kesti, sizin elde yok avuçta yok, nasıl keseceksin!
Mahçubiyet sınırda!
Kurban kesmenin de bir "hava atma" vesilesi olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz, haklısınız.
İnsanca düşününce ne kadar üzücü değil mi?
Paylaşma duygusunun bile "pazarlık" konusu olması.
Biliyorum bu yüzden yüzünüzde hüzün var, oysa...
***
Biliyorum, ülkenin sorunları büyük; gün geçmiyor ki bir Kürt sorunu ortaya atılmasın!..
Şu Ergenekon mudur nedir, fena halde can sıkıyor.
Bu yetmiyormuş gibi, ordu huzursuz, Atatürkçü kesim rahatsız...
Dik durmak yerine, şüphe duymanın daha "geçerli" olduğu bir hayatın pençesindeyiz.
Çocuğunuzun okulu sorunlu, iş yerinde işten çıkarma korkusu gün geçtikçe artıyor. Ekonomi bir türlü rayına oturmadı.
Trafik kazalarının, ölümlerin ardı arkası kesilmiyor; vahşi cinayetler de cabası...
Dünya, çalkalanıyor.
Sağ gözden sola göze güven kalmadı.
İnsanoğlu, çıldırmanın eşiğinde; oysa...
***
Bir de bardağın dolu tarafını görmek var.
"Bizim zamanımızda bayramlar şöyleydi; dostluk vardı, coşku vardı" diye nostalji fırtınası estirmek yerine...
Kendinize gelin ve siz onun bir parçası olun. Yani geçmişi bugüne getirin...
Yüzünüz hep gülsün örneğin, içiniz kan ağlasa da...
Çünkü bayram günleri özeldir, kutsaldır. İnsanoğlu için bulunmaz bir "armağan"dır.
Çocuklarınız, her güleç görsün sizi... Minicik yürekleri, tedirginlik yaşamasın.
Yıllardır arayıp sormadığınız akrabanızı, dostunuzu bugün arayın, bayramını tebrik edin, attığınız köprüleri yeniden inşa edin.
İnsan olmak çok özeldir çünkü...
Bazen yapacağınız bir büyüklük, nice kapıları açacaktır.
Hiç yapamıyorsanız, çocukları güldürün çocukları...
***
Bugün bayram... Unutun tüm sıkıntıları, hiç olmazsa dört gün unutun, yüreğinizi açın.
Biliyorum zor, yalnız siz değil benim için de...
Çünkü dert çok, tasa çok.
Ama insanoğlunun çözemeyeceği hiçbir sorun da yok.
Bugün, lütfen gülümseyin.
Domuz gribi korkusuyla el öpüp, tokalaşmasanız da...
Yüzünüz, yüreğinizi yansıtsın.
Bir çift gülen göz, hayatın mucizesidir.
O, siz olun.
Lütfen şu küçük kalbi kırmayın!
Bu satırları, birkaç gün önce aldım, öğretmen okurum Bilal Karakoç göndermiş... Diyor ki satırlarında; "Öğrencilerime, 'bayram deyince aklınıza ne geliyor' diye sordum. Bir öğrencim, gözlerden kaçan ve çok önemli bir konuyu vurgulamış satırlarında; trafik kazalarını... Zira bayram günlerinde, çocukların en çok duyduğu ve kahrolduğu haber kazalar, ölümler... Onun düşüncelerini, bu bayram gününde yayınlarsanız, hem büyüklere hem de küçüklere ciddi bir uyarı olacağını düşünüyorum" dileğiyle...
***
Önce, böyle bilinçli ve çocuklarına özgüven aşılayan öğretmenlerimizden biri olduğu için, kendisine teşekkür ediyorum. Zira, bilinçli yetişen her öğrenci, gelecekte parlayan bir ışıktır.
Şimdi sizi, Aleyna kardeşimizin, o ustalıkla yazılmış satırlarıyla başbaşa bırakıyorum:
***
"Bu bayram ne güzel geçti!" diyenlere şaşırıyorum. Bu bayram (Aslında sadece bu yılki bayram da değil) her bayram kazalar oluyor. Bunlar beni çok üzüyor. "Bu bayram çok daha güzel geçti!" diyenler, sadece kendilerini düşünüyor.
Hiç düşündünüz mü? Ya da televizyonu açıp da trafik kazalarına baktınız mı? Siz hiç kazalarda ölenleri düşünüp de ağladınız mı? Hiç değilse üzülmediniz mi? Tamam bayramda sevinmeyin demiyorum ama birazcık da olsa onları düşünün. Bu kazalar sadece bayramda mı oluyor? Hayır, sıradan günlerde de oluyor. Ben bu sene kendi gözlerimle gördüm kazayı. Ölünün üstünü gazete ile örtmüşlerdi. İşte bu yüzden trafik canavarı olmayın, yavaş gidin, geç gidin ve sağlam gidin. Ama illa da ölmek istiyorum derseniz siz bilirsiniz, fakat ben de biliyorum ki kimse kendini öldürmek istemez. "Acele giden ecele gider!" diye boşuna dememişler.
Lütfen şu küçük kalbi kırmayın da hızlı gitmeyin, trafik canavarı olmayın! Hem zaten trafik canavarı olup da ne yapacaksınız? Siz öleceksiniz, karşı taraf ölecek, iki tarafın da ailesi ve yakınları üzülecek. Bunun için trafik canavarı olmayın!
Aleyna Onbaşı 5/B NO: 913
Zübeyde Hanım İlköğretim Okulu, Akhisar / MANİSA
Türkan Şoray'la çok özel...
Ezgi Mola, sinema dünyasının genç ve güleç bir yüzü... Onun yer aldığı her proje, izleyiciye keyif katıyor.
Örneğin, "Canım Ailem"...
Orada müthiş bir karakter çiziyor Ezgi... Her şeye karşın yaşamla dopdolu, sevecen...
Zorlukların yenmesini bilen...
***
Ezgi Mola, "Hayatımın Kadınısın" filminde, Türkan Şoray'la başrolü paylaşıyor.
"Medyatik" adlı programda onun oyunculuk disiplini ve insana saygısına hayran kaldığını belirten Mola, duygularını şöyle dile getirmiş:
"Türkan Hanım'la çalışmak çok büyük tecrübe. Çünkü Türkan Şoray denilince insanın aklına Türk sineması geliyor. Onunla karşı karşıya gelmek, müthiş bir duygu. Orada görüyorsunuz Türkan Şoray'ı. Bakışıyla, duruşuyla, işe olan inancıyla sizi kendine hayran bıraktırıyor."
***
Ezgi Mola, ünlü oyuncunun mesleki disiplinine hayranlığını da şöyle diye getiriyor:
"Her sete gidişimde Türkan Şoray oradaydı. Hepimizden önce gelmişti. Ben utanıyordum ve her seferinde "Daha önce gitmeliyim" diyordum ama o herkesten önce orada oluyordu. Acayip bir disiplin, enerji, güleryüzlülük, herşey var Türkan Şoray'da. Çok özel bir oyuncu, çok özel biri..."
***
Son yıllarda film setlerini yol geçen hanına çeviren, herkese tepeden bakan, yüreği para sesine duyarlı oyuncuları dinledikçe, Türkan Şoray'a teşekkürler ediyorum.
En azından birkaçına, oyunculuk dersi" verdiği için...
İşte onlar sinemanın geleceği.
SÖZÜN ÖZÜ
Peşlerinden gidecek cesaretiniz varsa, bütün rüyalar gerçek olabilir.
Walt Disney
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.