Hürol Dağdelen

Karşıyaka'nın ortasında bir gecekondu modeli!

İzmir'in en büyük sorunlarından biri, çarpık kentleşmesi... 1960'lı yıllardan sonra başlayan göçle, İzmir'in dağı taşı, tepesi, ovası plansız, eçiş bücüş binalarda sarıldı.
Bunlara daha sonra gecekondu dendi, çığ gibi büyüdü, kenti hoyratça sardı ve bugünlere gelindi.
Altyapısız, kaçar göçer yöntemle, mafya usulü dikilen evcikler, sonra oy kaygısıyla tapu verilince ucube apartmanlara dönüştü.
Arsa soygunu çeşitlendi, terör dağdan kente indi.
Kimse de bu katliamına dur demedi, diyemedi. İzmir içten içe çökertildi. Hoşgörülü İzmir, yüreğinden yaralansa da sesini çıkaramadı.
Siyasi çekişme şehri bitirmişti çünkü...
Güzelim İzmir bugün, çağdaş dünya görüşüne yakışmayan bir yapılaşmanın pençesinde... Bu yakışıksız görüntü, sürekli içinde yaşayan bizlere garip gelmeyebilir, hatta çokça da alışkanlık ama...
Bu kıyımı hissetmek için, kent kimliğinin olgunluğuna erişmiş, aşırı yapılaşmaya izin verilmeyen, çağdaş Avrupalı şehirlere giderek, uçakla İzmir'e gelip havaalanından İZBAN'a binmeniz yeterli...
İlk durakta, "Ben burada mı yaşıyorum" diyesi geliyor insanın, derme çatma, kaçak binaları görünce...
***
Sorun sadece bu değil tabii... Sahiller de, nasıl çarpık planlama, nasıl bir zorba mimariyle yapıldığı kestirilemeyen bir hoyratlıkla, Çin seddi gibi binalarla sarılmış... Bu apartmanların arkasında yaşıyorsan, doğanın bütün nimetlerinden yoksun kalıyorsun demektir.
Çünkü o güzelim imbatı da, güneşi de, yeşili de hissetmiyorsun, kısaca hava alman bile izne tabi!..
Şimdi Alsancak 1. Kordon'a ya da Karşıyaka sahil boyuna bir bakın, rezaleti göreceksiniz... Böyle bir kepazelik olabilir mi?..
İşte bu da bir kent cinayeti...
Bugüne değin kimse ses çıkaramamış, tıpkı gecekondular gibi... Çıktıkça kat çıkmışlar, arka tarafı düşünen kim?
Denizi balkondan seyretmenin muhteşem bedelini ödeyebiliyorsan, kat çıkmak hiç sorun değil, yüksel babam yüksel...
Şimdi geldiğimiz duruma bakın, İzmir yeşilden yoksun beton yığını...
Bu cinayetler; bilinç şehri, kültür kenti, çağdaş kimlikli İzmir'de yaşanıyor hem de insan haklarını ihlal ede ede...
Durdurmak da mümkün değil... Çünkü kimse ne kural dinliyor ne de vicdan...
***
Şimdi 50 yıla yaklaşan bu kıyımdan geri dönüşün hesapları yapılıyor İzmir'de, kent yenileme programıyla...
Geçmişin günahlarını, bugünün yönetimleri kapatmak için yoğun çaba gösteriyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi, bir çirkinlik abidesi olan Kadifekale'de önemli bir adım attı. Yıllardır inatla evlerinden çıkmayan gecekondu sakinleri, deprem riski doruğa çıkınca, belediye de tutarlı bir politika izleyince, Uzundere'deki konutlara yerleşmeye başladı. Boşalan yerler yeşillendi. Görsel bir seyir terası olacak.
Bu daha ilk adım... Bundan sonrası kent merkezindeki yenilemeyle ilintili... O yüksek yüksek binalar, artık yerlerini, daha çağdaş, aralıklı, hava aldıran, yeşili bol gökdelenlere bırakacak besbelli.
Belki biz göremeyiz ama bizden sonraki nesiller, İzmir'i daha güzel yaşayacak bu kesin...
***
Karşıyaka'da da önemli adımlar atıldı, yenilenme izin çıktı örneğin... Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak'ın son dönemde sıkça söz ettiği kent yenileme projesi, Alaybey ve Tersane Mahallesi'nden başlıyor.
Hükümet de, Başbakan Erdoğan'ın "Kentleri çirkinleştiren bölgeleri yıkacağız, yeniden yapacağız" sözünden hareketle, bu yenilenmeye olumlu bakıyor.
Hızlı ve planlı bir yenileme olacak bu... Uzun yıllar bu bölgede oturan, daracık sokaklarında turlayan biri olarak heyecanla bekliyorum o günleri.
***
Ancak önceki gün bu bölgeden İZBAN'la geçerken farkettiğim ve görür görmez Alaybey istasyonunda inip fotoğrafladığım bir çirkinliğe tanık olunca, umudum kırıldı, isyan edesim geldi...
Uyanığın biri, metro geçidine çok yakın olan daracık bir bölgeyi, kaşla göz arasında kazmış, planlamış, üstüne bir de beton dökmüş, yakında kat çıkacak!..
Mimar değilim ama gören göz kılavuz istemez. Eğer 5 katlı apartman olacaksa bu yer, bir oda, bir salon anca çıkar bu kadar küçük alandan, merdivenini tepeden indirecek galiba (!)
Bir de kılıfına uydurmak, alanı genişletmek için, diğer apartmanların bahçelerine girip, oradan da birer-ikişer metre kapmış...
Oysa o alanlar, yeni kent planında bahçe olarak kullanılacak, yani nefes alacak yerler... Yani Tersane Mahallesi'nin "yenileme" planına çok ters bir durum...
Hani burada parklar, bahçeler olacaktı, insanlar nefes alacaktı?
İzin alınmış mı bilmiyorum ama veren varsa o bir kent katili. Çünkü ne bir inşaat izni ne de uyarı levhası var, tam bir mafya usulü...
Kentin ortasında bir gecekondu modeli!
Çevredeki insanlar tedirgin, hatta ben fotoğraf çekerken yanaşan bir kadın, "Yaz evladım bunları yaz. Savcılığa şikayet eden var. Cumhurhurbaşkanı'na bile mektup gitmiş. Bu kıyım bitsin" dedi bana...
Ben de bu görüntüleri İzmir Büyükşehir ve Karşıyaka belediyelerine ihbar ediyorum, gereğini yapın. Metro geçidine bu kadar yakın ve Karşıyaka Belediyesi Başkanı Durak'ın gururla anlattığı "kent yenileme projesine" ihanet eden bu rezilliğe bir son verin.
Yoksa geçmişin günahlarını da üstlenmiş olursunuz.
GÜNÜN SÖZÜ
Kendini boşuna harcamış olur insan, dilediğine ulaşıp da sevinç duymazsa.
Yıktığın hayat kendininki olsun daha iyi, yıkmakla kazandığın yapmacık bir mutluluksa.
William Shakespeare
Belediyeler bu projeye sahip çıkmalı, desteklemeli

İzmir'e "sanat kenti" kimliğini kazandırmak, sadece sergiler açmak, konserler düzenlemekle olmuyor.
Asıl itici güç, sivil toplum örgütlerinin ortaya koyduğu "toplumsal bilinç" örgütlenmesidir.
Bunun bir örneğini bizlere Ege Magazin Gazetecileri Derneği verdi ve İzmir'in sanatında önemli bir yere sahip olan, dünyaca ünlü modacımız Zuhal Yorgancıoğlu'nu "İzmir'in Onuru" ödülüyle taçlandırdı. Bu projenin arkası da gelecek. Dernek sadece sanat değil, ekonomi ve eğitim alanında da İzmir'e kimlik kazandıran değerleri ödüllendirecek.
***
Ege Magazin Gazetecileri Derneği, bir adım daha attı önceki gün... Dernek Başkanı Mehmet Kurt'un önderliğinde, akademisyenler ve sanatçıların etkinliğinde bir yarışma başlattı. Bu bir tasarım yarışması...
Yani, kişinin içindeki sanat alevini ortaya çıkaracak ve yaratıcılığı teşvik edecek bir girişim bu...
Sadece Ege değil, tüm Türkiye'deki sanatçı adaylarına açık üstelik...
Adı, "İzmir'in Onurları Ödül Tasarım Yarışması", yani bir önceki adımı tamamlayan, değer katan bir çalışma...
***
Startı İzmir'in nezih mekanlarından, Gürel Residance'daki Roof Garden'de verdi Kurt... Yarışmanın Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi işbirliğiyle düzenlendiğini belirten Başkan Kurt başvuru hakkında şu uyarıyı da yaptı: "Yarışmaya son katılım tarihi 28 Haziran... Başvurular elden veya gibi posta yoluyla yapılabilir."
***
Jüride ise şu ünlü isimler yer alıyor: Dernek başkanı Mehmet Kurt, D.E.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Halil Yoleri, Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gören Bulut, D.E.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Gökçen Ergür, D.E.Ü. Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Arzu Atıl, D.E.Ü. Buca Eğitim Fakültesi Resim-İş Eğitimi AB.D. Öğr. Gör. Mustafa Keysan, seramik sanatçısı Bingül Başarır ve moda tasarımcısı Zuhal Yorgancıoğlu...
***
Ben bu özel girişimi kutluyor; sivil toplum kuruluşları ve belediyeleri destek vermeye çağırıyorum.
Destek olsunlar ki, "Sanat kenti İzmir" deyişleri, boşa çıkmasın.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.