İzmir, sanayide gelişmiş bir kentti, ancak eridi. Bu özelliğinden artık eser yok! Şimdi çoğunun iş merkezleri İstanbul... İzmir kısırdöngü içine girince, çareyi yer değiştirmekte buldular. Şimdi onlar için İstanbul, kurtarıcı görevini görüyor, ama nereye kadar...
Kuşkusuz, bu kaçışta, önemli bir etken de, bu tür şirketlerin çoğunda olmayan "AR-GE" etkinliği...
İşin özü, araştıran, üreten, yeni pazarlar bulmak yerine kolaya "kaçan" zihniyet, İzmir'in bugünkü 'atıl' resmini çiziyor.
Ancak iyi bir yönetici ya da yurt dışı pazarları çok iyi takip eden yetenekli satış ve pazarlama müdürleri, bu resmi daha olumlu yöne de çevirebilir.
Zira AR-GE'yi önemseyip ayakta kalan kurumlar da var İzmir'de, Aliağa Petkim gibi..
***
Daha düne kadar bir devlet kuruluşu olan Petkim, bildiğiniz gibi özelleştirildi. Karlı bir şirket olunca da, Azeriler peşini bırakmadı.
Şimdi Petkim'i Azeriler işletiyor ama Petkim'i zirveye taşıyan kemik kadro yine iş başında...
Yani bildim bileli, her yıl vergide İzmir birincisi ya da ikinci olan, Türkiye çapında ilk beşe giren Petkim'i zirveye taşıyanlar, Azerilerle birlikte de çalışıyor.
Bunun nedeni kurum içinde, yıllar önce planlanan ve tıkır tıkır işleyen AR-GE sistemi...
Siz bir malı iyi işleyip pazarlamayı beceremezsiniz, piyasada fazla kalamazsınız, hele işlediğiniz, ekonomide bir "altın" olan petrol ise...
Petkim, bir başarı öyküsüyse, bunda genel müdüründen, işçisine kadar, tutarlı ve planlı çalışan bir ekibin parmağı var, emeği var.
***
Ben, burada bir isimden söz etmek istiyorum. Petkim'e 1982 yılında giren ve bu başarı öyküsünde etkin rol oynayan, Satış ve Pazarlama Müdürü Mevlüt Çetinkaya'dan...
Tam 30 yıl aynı şirkette, çok kritik görevlerde bulunup, bunlardan alnının akıyla çıkmak, sanırım yetenekli yönetici kimliğinin ve bilge insanların işi...
Mevlüt Bey işte böyle bir isim...
Yakın bir dostum tanıştırdı beni Mevlüt Çetinkaya ile... Kendisiyle yaptığımız kısa sohbette esprili ve güleryüzlü oluşunun yanı sıra üniversite mezunu; eğitimci ve araştırmacı kimliğini de farkettim.
Eğitimci yönü, halen üniversitede ders veriyor oluşu...
Araştırmacı kimliği ise, yıllardır ekonomi alanında, meslek dalında yaptığı çalışmalardan kaynaklanıyor.
"Petkim benim hayatım. Dünyanın her köşesini izlemek, görevim" diyen Çetinkaya'nın yaptığı çalışmalar ve aldığı ödüllerden kısa birkaç örnek.
***
1993'te İstanbul Ticaret Odası'nın açmış olduğu "Türkiye'nin Dış Ekonomik İlişkilerindeki Temel Öncelikleri ve Politikaları Neler Olmalıdır" konulu inceleme yarışmasında birincilik ödülü... Yine bir yıl sonra yine aynı kurumun açtığı yarışmada, Yaşar Uysal ve İsmail Mazgit ile birlikte aldığı birincilik...
1995 yılı "Geleneksel Milliyet Büyük Ödülleri-Ekonomi Ana dalı" yarışmasında "Türkiye ve Gelişmekte Olan Ülkelerde İstikrar Programları ve Türkiye İçin Bütüncül Bir Yaklaşım", konulu çalışma ile Yaşar Uysal ve İsmail Mazgit ile birlikte yine birincilik...
Ve daha birçok bildiri ve makale...
Bu başarı ancak fikir üreten, düşünen, kendini geliştiren insanların gerçekleştirebileceği yaşam biçiminden kaynaklanıyor.
Onu tanıyana kadar, Petkim'de böyle bir "değerden" haberim bile yoktu. Ne yazık ki birçoğumuzun da...
Ama bir gerçek var. Kurumlar işte zirveye, böylesine çalışkan, araştırmacı insanlarla yükseliyor.
PETKİM, net bir örnek...
***
Bu arada kurumun çıkardığı Petkim dergisi de, benzerleri arasında ayrıntılı içeriği ve haberci kimliğiyle ayrılıyor.
Petkim'le ilgili herşey var içinde... Sadece Türkiye'de değil, yurt çapında yaptığı çalışmalar da...
Sevgili arkadaşım Serkan Aksüyek ve arkadaşları var bu emeğin "gazeteci" bakışında...
Ve de kurum kültürü ile başarıya inanç...
Demek ki, İstanbul'a taşınmadan da bu işler yürüyormuş!..
GÜNÜN SÖZÜ
Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler.
W. Churchill
