Teknopark, EXPO için büyük bir kazanç...
Hem de sessiz, sedasız ve derinden...
Bu onurlu kente yakışan da bu.
Üstelik bunu bilim alanında ve dünyayla eşgüdüm halinde gerçekleştiriyor.
Bugün buradan yazıyorum; özellikle sağlık alanında İzmir, "dünyanın sağlık başkenti" olabilecek yatırımlara imza atıyor.
Üstelik söz konusu yatırımlar bitmez üzere... Yani, kaderini bağladığı EXPO'ya kaynak olacak, elimizi güçlendirecek bir hızla.
Yeter ki, bu kez "kıskançlık" değil, "elbirliği" içinde olalım.
***
Bana böylesine iddialı ve umut verici satırları yazdıran gelişme, Dokuz Eylül Üniversitesi'nin liderliğinde yaşanıyor.
Hatırlarsanız, bir süre önce Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Füzün'le yaptığım röportajda aktarmıştım size AR-GE ve Teknopark'la ilgili gelişmeleri... O saman Prof. Füzün ısrarla "Teknopark, İzmir'e çağ atlatacak" demişti.
İşte onun bu sözlerini tamamlayan yatırımların gerçekleştiğine, yine üniversitenin Rektör yardımcılarının bulunduğu bir sohbette tanık oldum.
Sohbeti, anlatımı ve konuya hakimiyetiyle hayranlıkla dinlediğim DEÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Özgören'in ağzından...
Bu kişi, Avrupa Birliği Sağlık, Gıda Araştırma Altyapıları Strateji Grubu Başkanlığı görevini de yürüten bir isim...
Size, orada nasıl ve neden umut verici anlar yaşadığımı onun sözlerini aktararak anlatacağım. İşte onun sözlerinden satırbaşları:
***
"Üniversitemiz bünyesinde ülkemizin ilk temalı teknoparkı sağlık teması ile Balçova'da kuruldu, bir ay sonra da açılıyor. Sağlık Teknoparkı, sağlık temasıyla EXPO 2020 adayı İzmir için büyük bir şans... Sağlık Teknoparkı, EXPO 2020 alanı, termal kaynakları, Tıp Fakültesi ve Hastanesi, çevredeki otelleri ile birlikte bölgenin Sağlık Serbest Bölgesi olarak değerlendirilebilecek nitelikte... Üstelik, EXPO 2020 alanına 500 metre mesafede... Bölge DEÜ Tıp Fakültesi ve Hastanesi'nin yanı sıra Sağlık Teknoparkı'nın da işlerlik kazanması ile çok ciddi bir cazibe merkezi haline gelecek."
***
"Ayrıca çok amaçlı teknoparkının da Tınaztepe'de yeri hazır... DEÜ Tınaztepe Kampüsü'nde 17 bin 400 metrekare alanda kurulan teknopark çok amaçlı. Burada antibakteriyel kaplama, siyanür temizleme, akıllı seralar, ölçüm sistemleri, kalibrasyon konularında sanayiciye destek verilecek ortam oluşturulacak. Elektrikli araba üretimi, dayanıklı gemi boyası, nano teknoloji, nano tekstil, tıbbi cihaz gibi bir çok konuda ve alanda çalışma yapılabilecek. Tamamlanması için 10 milyon lira harcanacak. Sizin aracılığınızla sanayicilerimize çağrıda bulunuyoruz. Başvurularımız başladı. Ar-ge faaliyetleri için teknoparkımızda çalışabilirler."
***
"İzmir potansiyelini kullanamayan bir şehir, bu yüzden hak ettiği yerde değil... Eğitimli nüfusu olmasına, stratejik bir yerde bulunmasına rağmen hak ettiği ölçüde katma değer üretemiyor. Ne yapabiliriz bu konuda diye bakıldığında ise, bizim şansımızda İzmir olarak sınırlı. Altın, petrol kaynaklarımız yok. Yapabileceğimiz birkaç tane atılım sahası var. Bunlardan bir tanesi kısmen turizm çünkü turizmde Antalya var. Finans sektörü olamaz bunlar İstanbul'da gibi... Olabilecek bir şey varsa o da bilgi teknolojilerinin üretimi olabilir. Bunda da IT konusunda çok iyi bir şey yapabilecek gözükmüyor. Ama sağlık teması doğru bir tema olarak gözüküyor. Biz sağlık anlamında İzmir'in Türkiye'nin lokomotifi olabileceğine inanıyoruz. Sağlık alanında İzmir'i yerinden ciddi bir biçimde sıçratabileceğimizi düşünüyoruz ve bilgi teknolojileri alanlarında..."
***
"Fransa'dan İsrail'e kadar dünyanın bu bölgesindeki en büyük sağlık teknoparkı bizim bölgemizde olacak. Burada ilaç, aşı ve mikrobiyoloji çalışılabilecek ortamlar mevcut. Teknopark deyince bir ofisi değil, laboratuarlı bir yeri konuşuyoruz. Böyle bir merkezle endüstriyi destekleyeceğiz. Ben AB sahasını da biliyorum. Bu teknopark bize Yunanistan'dan Bulgaristan'dan Doğu Avrupa'dan Ortadoğu'dan yatırımcıların ve tedavi görmek isteyenlerin İzmir'e gelmesini sağlayacak. Bu altyapı başka bir yerde yok."
***
Düşünebiliyor musunuz, bu iki teknopark projesi hayata geçtiğinde, İzmir, hayallerin üzerinde bir şehir olacak.
Hiçbir genç çalışmak için İstanbul'un yolunu tutmayacak, çünkü dünyaca ünlü sağlık ve elektronik firmaları burada yerini alacak, yeni iş sahaları açılacak. İzmir'in adını bütün dünya ezberleyecek.
Onun için umutsuz olmaya gerek yok. Umut verici gelişmeler var. Ben sayın Prof. Özgören'in bilimsel zenginliğinde ve üniversite camiasının kararlılığında bu ışığı gördüm.
Yeter ki, destek verelim. Çünkü bu iki teknopark, İzmir'in kaderini değiştirmeye hazır.
Halkapınar işkencesi!
Sadece gazetelerde çıkan haberlerden değil, bunu bizzat yaşayarak gözlemlediğim için yazıyorum.
Tek kelimeyle insanlık dışı, rezalet bir durum yaşanan... Diğer çıkışları, yeni köprünün inşaatı için kapatılan Halkapınar aktarma istasyonu, tek köprüye kalmış durumda... Durum, tam bir işkence...
Hele sabah ve akşamları, geliş ve gidişlerin yoğun yaşandığı saatlerde, metro ve İZBAN yolcusu bir İzmirli olarak durumdan utandığımı belirtmek istiyorum.
İnsan yığınları öylesine yapış yapış gidiyor ki, açık alanda nefes almak, tek kelimeyle zorlaşıyor. Buna bir de kışkırtıcıları eklerseniz, ortalık savaş alanı gibi...
Ve kuyruk bitmek bilmiyor.
***
Kışkırtıcılar neler söylemiyor ki:
"CHP'liler belediyeciliği bilmiyor, işte kanıtı", "İnsan mı yaşıyor bu şehirde hayvan mı belli değil", "Bu ne rezalet, kimse görmüyor mu burayı", "Nerede devlet, nerede millet", "Bu insanlık dışı muameleyi kınıyorum.", "Allah korusun, köprü bir çökerse, kimse bunun hesabını veremez."
Bu insan çığlıklarına bir de görevlilerin, insanı "gerizekalı" yerine koyan anonsları tekrar tekrar eklenince, varın siz düşünün yaşanan işkenceyi...
Halk bezgin ve mutsuz, bilesiniz.
Böylesine önemli bir ulaşım ağını inşa ediyor, Türkiye'ye örnek oluyor ve halka sunuyorsun. Ama en önemli ayağını eksik bırakıyorsun.
Bu köprü zinciri, daha başlangıçta düşünmeli ve bitirilmeliydi.
Yaşananlar büyük bir prestij kaybı.
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanların yaşları onları aşktan koruyamaz ama aşk insanları bir noktaya kadar yaşlılıktan korur.
Jeanne Moreau
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.