Dünya değişiyor, elbette Türkiye'de... Bu değişimi birilerinin hızlandırdığını, öne çıkardığını söylemek, safdilikten öteye gitmez.
Değişen dünya aslında... Bilgisayar teknolojisi geliştikçe, insan topluluğu da buna ayak uyduruyor.
Tüm gerçek bu.
Yazılı besının etkinliğinin azalması, sosyal medyanın patlama yapması, dedikodu ve önyargının, abartının ya da saklanan gerçeklerin su yüzüne çıkması, düşüncede ve tasada bireysel özgürlüklerin tavan yapması, insanların psikolojik olarak rahatlaması hep bu gelişimin ürünü...
Ancak sadece bu yönde gelişim var.
***
Toplumsal yaşamda ise, değişen bir şey yok. Yine Avrupalı, çevresine özen gösteriyor, insanların birbirine saygısı üst seviye... Bir Avrupa şehrinde yere tükürmek, çöp atmak, caddeye çıkan bir yayanın üzerine aracını sürmek hala cesaret isteyen, insanı utandıran bir davranış...
Yani Avrupalı, yaşamsal kültürel zenginliklerini korudukları gibi, geliştirmeyi de beceriyor. Görüyorsunuz, futbol sahalarında oynanan oyun, bir gösteri olarak algılanıyor.
Yenilen öfkelense bile, kendini frenlemesini biliyor, insana zarar vermesinin, bir gün kendine, çocuklarına geri döneceğine emin..
Bu bilinç yerleşmiş kafalara...
***
Peki "Değişen Türkiye" sloganını bu kadar kullanmak neyin nesi...
Herkesin dilinde, reklam spotlarında...
Oysa bu ülkede "değişen" bir şey yok ki... Zira değişimin temeli, toplumsal sağduyuda yaşanmalıdır.
Siz istediğiniz kadar, profilinizi değiştirin; ekonomide, sporda, medyada, politikada, askeri rejimde, yollarda değişime gidin.
Bu ülkede haa insanlar sokaklara tükürüyor.
Bu ülkede hala insanlar pikniğe gidince çöpünü bırakıp dönüyor.
Bu ülkede hala doğa tahrip ediliyor.
Bu ülkede hala önyargı, dedikodu baştacı; sağduyu ve saygı kaale bile alınmıyor.
Bu ülkede hala, araçlar, yolda üstünüze üstünüze son sürat geliyor, öfkeyle, kinle, nefretle...
Ve bu ülkede hala tribünlerden yeşil sahalara inmek, hala prim yapıyor.
Ve de insanlar hala önce "ben" dedikçe...
Yani saymakla bitmez.
***
Söyler misiniz bana, değişen nedir?
Bu ülkede insanlar birbirine saygılı olmak için çaba göstermedikçe, kinle, nefretle bakıp sözle davranışla tetikledikçe, görüşünüzü düzeltmişsiniz ne fayda!
İş tipte değil yürekte.
Yüzsüzlüğün tohumları atıldı bir kere.
GÜNÜN SÖZÜ
Dünyayı temelinden değiştirmek isteyen kişi, önce onu yanlışsız olarak anlayabilmelidir.
Milovan Cilas
İzmir bağımsızdır
İzmir, yine birilerinin kıskacına girsin, bekleniyor. Yine, birilerine yar olsun, oy olsun, köle olsun isteniyor.
Bunu bilakis, ısrarla ve biliçliu bir şekilde yapıyorlar.
Bu kentin "bilinç direnişini" kırmak için, insanlarının özgür seçimleriyle dalga geçmek için kalem oynatıyorlar.
Her yazı, her söz, bunu söyleyini, yazanı bağlar. Kim kimin ne olduğunui biliyor.
Ancak gerçek olan bir şey var, İzmir bu kıskaca asla girmez.
***
İzmir özgürdür, asla ödün vermez.
İzmir köydür evet köydür, bundan da gurur duyar.
İzmir hırçındır, zira fikirleri, düşünceleri vardır, başkalarının dümen suyunda gitmez.
İzmir, "toplumsal bilinç"tir, kimsenin tekelinde değildir.
İzmir, inandığı doğrular için savaşır, boyunduruğa girmez.
İzmir, sola da oy verir sağa da... İnanması yeter, inanmazsa zırnık koklatmaz.
***
Onun için İzmir'i evirip çevirmeyin. O yaşadığınız sırça köşkten İzmir'i göremez, anlayamazsınız.
İzmir bağımsızdır.
Bu kenti anlatabilmek için tek sözcük, işte budur.
Bunun değerini bir anlayabilseniz...