Tepki ve etki

G.Saray'ın aynı geçen haftaki G.Antep maçı gibi dün de 5. dakikada geriye düşmesinin sebebi tesadüf değil elbet. Takımın daha baştan kaybetmeye yakın duruşunun altında birçok sebep var ki bunun nedenlerini geçtiğimiz haftalarda sıklıkla sıraladık. Hepsi bir araya geldiğinde son yılların moda deyimiyle ortada bir "Tükenmişlik sendromu" olduğu ortada. İşte taraftarın da asıl tepkisi buna. Kadroda yetenekleri sınırlı oyuncu yok mu? Var tabii ki ama G.Saray'ın birçok takımın arayıp da bulamadığı bazı yeteneklerinin de gücünü kullanamaması tribünleri de isyan noktasına getirdi. Çünkü ezcümle 4 sene üst üste şampiyon olan ve Avrupa'nın kralı olan ruhun ortada olmadığı bilinse de her maça daha baştan teslim olarak çıkan bir takım görüntüsü de hedef ne kadar uzak olursa kabul edilebilir bir görüntü değil. G.Saray'ın oynayamadığı futbolun çözümü mevcut kadroyla gerçekleşmez kabul. Yine de oynadığı veya en azından oynamaya çalıştığı oyunun bir adı, bir anlamı olmalı. İşte buna gösterilen tepkinin peşi sıra ikinci yarı daha çok skoru değiştirmeye gayret eden hatta değiştiren bir takım izledik. Evet galibiyet için yetmedi ama en azından mağlubiyeti örtmek için yetti. Üstelik bunu gerçekleştiren de ilk 10 dakikada yaptıkları ile normalde 11. dakikada kenara alınması gereken Yasin Öztekin oldu. Fakat kulübesi olası bir değişime müsaade etmediği için Yasin devam etmek zorunda kaldı. Maçın başında her topu ezen, ya aceleci davranan ya da geç kalan, pas açamayan, pas açıldığında zamanında kaçamayan bir Yasin vardı sahada. Fakat daha sonra geçen seneki şampiyonlukta pay sahibi olan Yasin'e dönüştü. Yani görünen o ki o tepki Yasin üzerinde de etki yarattı. Toplayıp, çıkarıp bütüne baktığımızda ise tepkinin getirdiği etkinin neden puan sayısını artıramadığını ise sadece bu köşede değil belki de G.Saray'ın durumu ile ilgili yazılabilecek bir kitapta ancak anlatabiliriz.