Çok çok özel, toprağa karışan ve yaşayan tüm anneleri anımsadığımız, kutsal bir gün... Benden yaşca büyüğü- küçüğü, hepsinin ellerinden öperek gireyim lafa... Kasap et, koyun can derdinde misali... Osmanlıspor; gırtlağına dayanan bıçaktan, 'Nasıl sıyrılırım?' hesaplarını yaparken, Beşiktaş, 'et' derdindeydi dün akşam... Yani, alacağı üç puanla, Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansını son haftaya taşımak istiyordu... Daha güçlü gözükenin (Ki, Beşiktaş oluyor!'), rakip alana yumulmasını beklerken, sürpriz bir biçimde gerilerden gönderilen delişmen bir pası, Serdar Gürler gole çevirince, hafıza kaybı yaşamaya başladı Beşiktaş!
Niye at gözlükleriyle, niye güçlüden tarafa bakarak maçları izlediğimi dün akşam, fark ettirdi Osmanlısporlu'lar... Öncelikle, aşırı koştular... Beşiktaş'tan daha fazla istediler, maçı... Zaman zaman, 'forceking' dediğimiz, sahanın her yerinde pres yapma hadisesini, müthiş uyguladılar.
OSMANLISPOR 'A ÜZÜLDÜM
Ya Beşiktaş, ne yaptı ilk yarı boyunca?
Varlığı yokluğu belli olmayan o Lens'e, dilim varmıyor! Keza Oğuzhan'a, keza, Babel'e ve Talisca'ya(!) Haa!, Necip'in Ceyhun'a yaptığı faulü görmemeye çalışan Halis'i, bir türlü nereye koyacağımı bilemedim, bilemedim(!) Hişşşt, o olay faul lan, faul (!) Devre arası soyunma odasında ne konuşuldu da, Beşiktaş oyuna bu kadar hızlı başladı ve Pektemek'in golüyle öne geçtiğini düşünürken, Serdar Gürler'in rövetaşanın gole dönüşmesi, tekrardan fabrika ayarlarına dönüştürdü Beşiktaş'ıııı(!) Koca Kartal'ın, gardı da düştü böylece! İşler kötüye giderken, Gökhan Gönül'ün vagner Love'un kafası var seksenlerde, Beşiktaş'a yaşam suyu veren o gol var. Ancak; Osmanlıspor'lu çocuklara üzüldüğümün altını çizeyim...
'Şampiyon adayıyım!' diyen adamlara, direnmelerine saygılar sunarken, Kartallar'a el sallayalım, şu sezonun sonunda!