Alt yazılardan, maç kadrolarını bekliyorum. Nefes nefese odaklandığım konu, Şenol Hoca'nın kimi oynatıp, oynatmayacağı...
Çünkü her hafta, hiç mi hiç vazgeçmeden bir şeyler ıspatlamağa çalışması ve sonrasında bildiği fabrika ayarlarına dönme çabaları, fıttırtıyor beni(!) Daha baştan konuşayım, maçın sonucu, benim için fasa-fiso! Dükkanı, Oğuzhan'ın oynatılması alerjimle açtım yine, nedense! Allah'ta biliyor, futboldan az anlayan kul da biliyor ki Beşiktaş'ın orta alanı, Tolgay-Medel veya Tolgay-Atiba ikilisiyle olur. İşte gördük, tüm maç boyunca yaşanan kabızlığı! Otuz beş yaşındaki Atiba'nın tek başına çabaları... Pepe'nin müthiş baskısı ve Q-7 ile buluşturduğu topun, Güven'in kafasıyla gole dönüşmesi, elbette takdire şayan... Ancak; Braz'ın hayatta gol olmayacak vuruşunu kolaylıkla kendi kalesine atan o golü, Oğuzhan'a mı yazacağız, yoksa çok sevinen o Braz'a mı? Biline ki oyumu yazdım, Oğuzhan'dan yana(!) Haa! 'Oyun taktikleri!' konusuna fazla değinmediğim, konuşuluyor zaman zaman... Büyük takımları yöneten büyük hocaların, tek oyun düzeni vardır kafalarında...
Rakibine göre değil, elindeki oyuncu kalitesine ve becerisine göre şablonu oturtur.
Asla da vazgeçmez, inandığı ve çizdiği o mimariden... Bu bağlamda, çok üzülerek izliyorum Şenol Güneş'i! Her geçen gün karamsallaşıyor ve bundan dolayı hatalar yapıyor, ardı ardına! İşte rakip Sivasspor'lu Emre'ye gol pası, yine imza Oğuzhan'dan(!) Robiho'nun iptal edilen ve Q-7'nin ofsayt adledilen pozisyonları ve Sivasspor'un müthiş direnci, ikinci yarı oyuna biraz heyecan kattı vesselam... Neyse... Az biraz koştum (çeyrek asır!), şu meretin peşinden... Elli küsur teknik adamla çalışmış biri olarak görüyorum ki Şenol Güneş, iktidar zehirlenmesinde(!) Görüyorum ki, yorgun ve mutsuz(!) Görüyorum ki; akıllı kararlar veremiyor artık(!) Haddime değil ama Hoca'm bıraksa, biraz dinlense(!)