Jeremain Lens... Fenerbahçe kariyerinden sonra, kabuk değiştirerek, beceriksizliklerin baş mimarı (!) Ardı arkası kesilmeden köstekleyen ve hatta topun üstüne basarak düşen adam(!) Şenol Güneş'in, Quaresma yerine ölümcül tercihi ve tribünleri 'illallah!' ettiren 'Çukulata Çouk'un!' yeteneğinin, en nihayetinde farkına vardı ki Abdullah Avcı, kadroya almamış. Çok şükür. Diğer yandan, sezon başı olması dolayısıyla, elbette yeni transferin yetenekleri ve de takıma uyumundaydı gözlerimiz. Keyifli bir karşılaşma olacağı varsayımıyla tezgahı tam hazırlarken, haydaa! Vida, adamın yüzünü yapıştırmaz mı beyaz yuvarlağın tam ortasına! Anasının ak sütü kadar bir penaltı ve anasının ak sütü kadar kırmızı çıktı vatandaşa.Yüzde beşyüz üç pozisyon var, Karius'un kurtardığı.
HAYAL KIRIKLIĞI
Geride emniyeti, ilk yarıdaki kadar fazla riske atmadan, cılız bile olsa delici ataklarla golü bulma arayışlarına girmeliydiler bence. Ancak; eski futbolculuk zamanlarından hatırlarım, her bir oyuncu iki kat koşmalı, riske girmeli ve de top kazanmalı... Ama, ikinci yarı başladığı zamanlarda, ' O ruhun çeyreğini izlemeye başladık mesela!' diyordum ki Güray Vural, topu ağlara bırakırken, tüm beklentilerini kursağında bıraktı gözüyordu Beşiktaş'ın! Ve ardından Chims, üçledi skoru... Ne olduysa, Umut Nayir ile gelen ilk gol, ardından Atiba'nın ikilemesi, heyecan desibelini, yükseltti de, yükseltti. Ha! Kayode'nin atılması durumunu bakarsak eğer, hakem Halil Umut Meler'in, Elneny'e haksızlık yaptığının da altını çizelim bu arada... Daha maçın ilk dakikalarında eksik kalan Kartallar'ın eksikgediklerini dile getirmek, biraz acımasızlık olur. Çok samimi konuşmak gerek, şu ortaya konan acayip oyunda, kazandığı için Gazi'nin mi başını okşamalıyım? Yoksa; on kişi kalarak, son dakikalarda rakibine azap çektiren Beşiktaş'ı mı? Bilemedim.