Kaleci Utku'nun, yaşadığı sakatlıktan dolayı forma giyip giymeyeceği, tartışma konusuydu. 16'lık Emre'nin, kaleye geçeceği yazıyordu ... O yaşımda, Kadifekalespor'da forma giyeceğim gün geldi aklıma, uyuyamamıştım...
Neyse ki; Utku ile başladı Beşiktaş ancak, sıkıntılıydı kale! Yani; Utku'nun göstereceği performans muammaydı herkese göre... Böylesine zaafı gözüken rakibi karşısında Başakşehir'in, mayasının biraz daha kabaracağını düşünmemek mümkün mü? İki takımda oyun alanını, hem enine, hem derinlemesine öyle güzel kullandılar ki, müthiş keyif aldığımın, altını çizmeliyim...
Bu arada hal böyleyken, ilerleyen dakikalarda, kalecilerin neden yere yatmadığını düşünürken, kendimce 'Yengeç' lakabını verdiğim 'Atiba' denilen profesör aldı sazı eline, vurdu, bam teline...
UTKU'NUN KURTARIŞI ÖNEMLİYDİ
Öncesi, sağdan gelen ortaya, aralardan sıyrılarak koyuverdi ayağını, tam topun ortasına ve öpüştürdü ağlarla... Adam, 'Şimendifer!' sanki... Nasıl bir depar attı, nasıl savunmanın arkasına kaçtı, golün adı 'Larin' oldu, ilk kırk beşin sonunda... İki farklı önde olmak, hele eksik-gedikleriniz fazlaysa eğer, çok çok tehlikelidir. Çünkü oyuncular, bilinç altından gelen emirlerle, koruma içgüdüsüne girerler. Nitekim o ısıran, o saldıran, o kalesine topu yaklaştırmamaya çalışan o Beşiktaş, büzüldükçe büzüldü ikinci yarı başında... Ve o Utku, Demba Ba'nın o şutunu kurtarmakla, maçın kaderi değiştirdi... Topa daha fazla sahip olmaya çalışmaları ve rakip kaleye hücum etme alışkanlıklarını geliştirmeleri sonucunda, penaltıyı kazandılar. Aboubakar'ın ayağından, arka koltuğu üçledileeer...
Gulbrandsen'den gelen iki gol, ne gam son dakikalarda... Atı alan, Üsküdar'ı, çoktan geçti dün akşam....