İki meseleye takıldım maç öncesi... İlki;
Talisca'nın, oynatılmama nedeni...
İkincisi; Fırat Aydınus gibi bir eyyamcı hakemin, şu maça atanması! Maçın başlama düdüğü çalmış, her iki ekip müthiş bir şekilde med-cezirler yaratırken... Sıfırlı dakikalarda Cenk, karşı karşıya vurduğu, Muslera'nın ellerinde erirken... Rodrigues'in sürpriz atağıyla, Beşiktaş kalesi tehlike geçirirken... Beşiktaş'ın orta alanında görev yapan ve sahanın en fazla topa sahip olan oyuncusu Tolgay, Galatasaraylılar'dan sürekli dayak yerken!
OĞUZHAN KATLEDİLDİ
Talisca'nın yerine tercih edilen Oğuzhan Özyakup, ceza alanı içinde katledilirken!
İlerleyen dakikalarda Tolgay'ın yediği dayakları görmemezlikten gelen Fırat Efendi, eyyamcılıktan öteye gidemedi, eyi mi? Yani; 'racon!' kesmeğe kalktı kendince! O'nun haksız kararlarına rağmen oyunu izlerken, gözlerim yoruldu ataklardan... G.Saray, kontra ataklardan gol bulmayı hedeflerken, Beşiktaş, yüklendikçe yüklendi, karşı kaleye...
Her şeye rağmen, özellikle Beşiktaş'tan aldığım futbolun lezzetini, hala damaklarımda hissettiğimin, altını çizmeliyim.
GALATASARAY RİSK ALDI
İkinci yarıya gelince... Daha nefes almadan Cenk, Gökhan'ın ortasını gole çevirince GS, risk almaya başladı... İşte, Tudor Efendi ve talebelerinin difransiyeli, Quaresma, Cenk'in kaçırdıklarından sonra, Tosiç'in ve Negrodo'nun golüyle, dağıldı maalesef... Topa sahip olma oranı olarak maç, Kartallar'ın hakkıydı... Bu, biir... Kendi sahalarında oynama avantajını iyi kullandılar... Bu, ikiii... Yakaladıkları pozisyonlarla, tarihi farkı kaçırdılar...
Bu, üüç... Böylesine eyyamcı, böylesine ağırlıklı karşılaşmayı kaldıramayacak bir hakemi de yendiler ya, Beşiktaşlılar'ın alayına, helal hoş olacaktır, dün gece.
Üçüncü sınıf Tudor'a da haram zıkkım (!)