ARZU GÜNAYDIN İLE EĞİTİM DÜNYASI
Normal hayatta asla kurulmayacak bir cümle: Beni beğenir misin? Sosyal medyada ise çok sık karşılaşıyoruz. Arkadaşımın yeğeni de yedinci sınıfta. Geçenlerde büyük bir telaşla aramış halasını: Hala fotoğraf paylaştım, çabuk beğen demiş. Sesinde öyle büyük bir telaş varmış ki, arkadaşım önce paniklemiş. Sonra yanlış anladığını düşünmüş. Emin olmak için sormuş: Bunca endişenin sebebi, beğenilmemek mi ? Aldığı cevap daha da şaşırtmış: Daha ne olsun, bir saattir tek beğenim yok demiş, henüz gençliğin başındaki kızımız. Arkadaşım sonradan öğrenmiş ki, bütün aile aynı şekilde aranmış. Tabii ki genç kızın sorununun çözümünü ailede araması çok güzel ve doğal olanı. Burada doğal olmayan, sosyal medyada beğenilme kaygısı. Bu kaygının gençlere yaptırabilecekleri.
Z KUŞAĞI
Z kuşağının teknoloji içine doğduğunu, iletişim şekillerinin bizden farklı olduğunu ve bizlerin onları yargılamak yerine anlamaya çalışmamız gerektiğini daha önce vurgulamıştık. Bu devirde teknolojiyi yasaklamanın doğru olmadığını da eklemiştik. Elbette bu bahsettiklerimiz gerçek yaşamdaki kuralların hatta daha fazlasının sanal dünyada geçerliliğini sağlayarak olmalı. Yani sosyal medya muhataplarının gerçek kişiler olduğunu unutmamalılar. Yani toplumun kurallarının orada da geçerli olduğunu bilmeliler. Gençlerde hatta yetişkinlerde bile beğenilme kaygısı psikolojiyi olumsuz etkileyip davranış bozukluklarına yol açabiliyor. Bu noktada gençlerimize sosyal medyanın sadece hoşça vakit geçirilecek bir alan olması gerektiğini, asla kendini ispatlama yeri olmadığını hatırlatmamız gerekiyor.
DEĞER GÖRME İHTİYACI
Uzmanlar başarılı olma, değer görme ihtiyacının hepimizde olduğunu söylüyor. Eğer bu ihtiyaç başka alanlarda doyurulmuyor ise en kolay yolu beğeni alarak olabiliyor. Bazen de o kadar kolay olmuyor like almak... Bu, öyle büyük bir ihtiyaç haline gelebiliyor ki, bu uğurda normal hayatta yapmayacakları şeyleri dahi yapabiliyorlar. İnternette çok daha cesur davranılabiliyorlar mesela. Hatta bu cesaret teşhirciliğe bile varabiliyor... Gençler kendi özlerinden uzaklaşıyorlar yani. Duygusal gel gitler de artıyor haliyle. Gerçek hayatta da sosyal medyadaki imajı koruma ya da oluşturma derdi ise daha büyük sorunlara yol açabiliyor. Yüksek beğeni vaadiyle türlü tuzaklara düşebiliyorlar. Acı örnekleri mevcut. Her ne kadar sanal alem desek de, yaşattığı acılar çok gerçek... En masum zararı ise araştırmalara göre, sosyal medya kullanımının depresyon riskini arttırması.
NE YAPMALI?
Çocuklarımızı sosyal aktivitelere yönlendirmek çözüm olabilir. Gençlerimiz en az bir spor dalı ve bir enstrümanla meşgul olsunlar. Kendilerini sanat, spor ya da bilimle ispatlasınlar. Değer görme ihtiyaçlarını da ailede doyursunlar ki, çirkin tuzaklara düşmesinler... Ve lütfen Sevgili Gençler, ekrandaki hayatı gerçek hayatınız gibi algılamayın... Unutmayın ki hayatınızı paylaşımlarınız değil deneyimleriniz güzelleştirecek...