Suçluluk duygusu olmazsa
Hapishanelerin yeterince ya da hiç suçluluk duygusu hissetmeyen insanlarla dolu olduğunu biliyor musunuz? Peki yaşamda var olabilmek için belli oranda suçluluk duygusuna ihtiyacımız olduğunu? Biz çağdaş ailelerin suçluluk duygusundan uzak bireyler yetiştirmek için çabaladığımızın ve sırf bu yüzden topluma ve evlatlarımıza zarar verdiğimizin farkında mıyız? Elbette burada bahsedilen nevrotik suçluluk duygusu değil... Arkadaşının kalbini kıran, üzen hatta zorbalığa varan davranışlar sergileyen çocuğun ne hissetmesi gerekir? Suçluluk değil mi? Maalesef bu tip durumlarda üstünlük hissedebiliyorlar artık çoklukla...Ve bu yüzden daha sık karşılaşılabiliyor zorbalıklarla... Düzeltmek için ise sebepleri de olmuyor haliyle...
Çalışanın da çalışmayanın da karnesi süper notlarla dolu olduğunda, hak etme kavramını yerleştirme de pek mümkün olmuyor... Not kaygısı ile strese girmesinler derken umursamaz bireyler haline mi getiriyoruz çocuklarımızı, düşünmeliyiz.
İfrat ve tefrit bu konuda da önemli elbette.
Dediğim gibi, kişiyi boğan, bunalımlara sokan suçluluk duygusu değil bahsettiğim.
RAHATSIZ OLMALILAR
Kendi muhasebesini yapabilmesini sağlayan, külahını önüne koyup düşünme becerisi anlatmak istediğim. Düşünecek ve suçluluk hissedecek ki, düzeltmek için çözümler üretecek. Rahatsız olmalı yani...
Bu rahatsızlık duygusu ile yanlışlarını fark edebilir sadece... Özenle yarattığımız konfor alanlarından çıkarmalıyız... Yani çocuklarımızı hayata hazırlamayı istiyorsak tabii...
Bunun için de bedel ödemeyi öğretebilmeliyiz öncelikle. Yaşamda yaptıklarımızın ve yapmadıklarımızın bedeli var mutlaka. Hazır paketlerin sunulduğu kuralsız bir hayat beklemiyor çocuklarımızı...
Kendi çektiğimiz acıları evladımız çekmesin dedikçe onları yaşamdan uzaklaştırdığımızı farketmemiz gerekiyor. Mesela bugün sınava girecek çocuklarımızdan bazıları çıktığında keşke çalışsaydım diyebilmeli...
Biz anneler aman çocuğum üzülmesin diye çırpınıp durmamalıyız... Elbette geçmiş bir sınava üzülmenin sonuca etkisi olmayacağı aşikar... Ancak çalışmayan bir öğrencinin sınavdan çıktığında bu konuda suçluluk duymaması ise, hedefleri için gelecekte nasıl bir yol çizeceği hakkında büyük kuşkular uyandırmalı biz velilerde. Sorumluluğunu yerine getirmenin hazzı ya da getirmemenin suçluluğunu hissedebilmeli gençlerimiz, çocuklarımız...
En azından duygularına müdahale etmeden hissetmelerine izin vermeliyiz.
HAYATA HAZIRLIK
Elbette sorunlar yaşayacaklar.
Yaşadıkça çözüm üretmeyi öğrenip, strateji belirleyecekler. Sorunlarını biz üstlenip kendi problemimiz haline getirmediğimiz sürece elbette... Yani rahatsızlık duymalarına izin verebilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Rahatsızlık duygusu gelişimlerinde önemli bir adım olacaktır...
Harekete bu duygu ile geçebilecekler, biz izin verirsek tabi... Örnek vermek gerekirse, ilişkilerinde kabalık gösteren çocuk yalnız kalıp bedel ödemedikçe davranışını düzeltme gereği görmeyecektir. Bir iki olayda acı çekmesine izin verdiğimizde tüm yaşamında doğru iletişimi kullanmasına fırsat vereceğiz aslında. Dozunda ıstırap olmadan büyüyemiyor maalesef çocuklar.
Büyümelerine izin vermek ise gelecekte yetişkin görünümlü olgunlaşmamış çocukların bocalamalarından çok daha az acı verici olacak.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.