Hangi başarı?
AİLE BAŞARISI
Hocanın asıl çarpıcı cümlesi ise daha sonra geliyor: Aile başarısı diyor, hepsinden daha önemli. Eğer aile başarısı yoksa, hiçbir başarıdan keyif alınamayacağını, kişinin yalnızlığının zamanla depresyona sebep olacağını hatta sorunun şizofreniye kadar gidebileceğini anlatıyor.
Aile başarısı ise öncelikle aile içi doğru iletişimle mümkün olabiliyor... Aile içi iletişim de öyle kitaplarla falan öğrenilemiyor maalesef. Bazen sadece sezgilerimizi dinlemek bile yeterli olabiliyor...Hani yoğunluktan, meşguliyetten unuttuğumuz iç sesimizi... Ve tabi anneliğimizi, babalığımızı hatırlayarak; önceleyerek...
Köydeki annenin katıksızlığı ve bozulmamışlığı ile, çocuklarımızı şartsız, her haliyle severek. Öğrendiklerimizin ya da bize dayatılan bilgilerin özümüzü bozmasına izin vermeyerek...
Bağ kurarak... Gözlerinin içine bakarak... Onunla sevinip, onunla gülerek... Ağladığında koynumuzda sakinleştirerek... Duygularımızı gizlemeden ona örnek olmayı başararak... Onun duygularını anlayıp, değer vererek...
Özetle kültürümüze, özümüze uymayan bize dayatılan iletişim yöntemlerini dikkate almayarak. Anadolu kültüründeki bilgeliği hatırlayarak... Değerlerimize sahip çıkıp, hepsinin bir işlevi olduğuna inanarak. Hata yapmak, kaybedilmiş hayatlar ve toplum anlamına gelir eğitimde.
O yüzden yılların bilgeliğinden akıp gelmiş sezgilerimiz anne babalığımızın en sağlıklı yol göstericileri olacaktır. Sebepler değişse de; sevinç, üzüntü ya da kırgınlığın hep aynı olduğunu unutmamalı...
Tabii çözümlerinin de... Ya da anlaşılma ihtiyacının... Paylaşmanın gerekliliğinin...
Çağın yapay meşguliyetlerine, kasıtlı yalnızlaştırmasına direnmek zorundayız...
Dedik ya, aile başarısı yoksa tüm diğer başarılar anlamını yitirecektir.
SINIF ORTAMI
Çağımızda artan çocuklara konulan teşhisleri azaltmanın en etkili yollarından biri olmalı aile içi doğru iletişim. Ama tek yolu değil elbette. Yine Doğan Cüceloğlu Hoca, toplum iki ortamda şekilleniyor diyor. Biri bahsettiğimiz gibi aile. Diğeri ise sınıf ortamı... Günün çoğunu sınıfta geçiren ancak arkadaşları tarafından kabul edilmediğini hisseden çocuğun yaşadığı büyük bir dramdır mesela. Bizlerin çocukluğundaki kavgalardan çok farklı boyutlara geçen akran zorbalığı adını verdiğimiz olgu, bireyselleşmenin sonucunda ortaya çıkan merhametsizlik midir, sorgulanmalı... Bu sorgulama yapılırken de, 20 yıl sonrasının toplum yapısının şimdiki sınıf ortamıyla aynı olacağı unutulmamalı. İster istemez kendi çocukluğumuzla kıyaslayıp yaptığımız karşılaştırmalar gelecek konusunda panikletiyor bizleri... Bizler en kavgalı olduklarımıza bile merhamet gösteren çocuklardık...
Kimsenin yalnızlığına dayanamazdık.
Böyle güçlenirdik, iyilik yaptıkça... Öyle görmüş, yetiştirilmiştik...
Bizden çok daha iyi potansiyelleri olduğuna inandığım çocuklarımıza rağmen akran zorbalığı günümüzde büyük problemse, annelerimize dönüp yol yöntem sormalı diye düşünüyorum.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.