İnsanlık bahçesine ne ekeceğiz?
Hayat okulunda en çok lazım olan bilgiler okul hayatında öğretilmeyenlermiş... Bu öğretilmeyenlerin içinde belki de en önemlisi hayatı nasıl yaşamamız gerektiği... Yani, potansiyelimizi performansa nasıl çevirebiliriz ya da hayat misyonumuz profesyonel yaşamımızda nasıl yer alabilir? Hayatı bir sanatçı gibi, anlık, akıcı plansız mı yaşamalı; yoksa daha sistematik bir akılla yönetip, hayatı planlamalı mı?
İlişki odaklı mı, iş odaklı mı olmalı?
Elbette cevaplar herkes için farklı.
Hayatı yaşama şeklini seçimimiz genetik yatkınlıklardan, çevresel ve kültürel faktörlere kadar birçok unsurdan etkilenmekte. İnsanın bu seçimi yapması çok da kendi kontrolünde olmayabilir yani. Bu noktada insanın kendini tanımaya çalışması önemli. Kaç kişi kendini tanıyabilir ki? Üstelik sürekli bir değişim halindeyken... 20 yıl önceki kendimizle çok yabancılaşmışken... Kendini tanımanın uzun bir yolculuk olduğunu, evet artık bildim demenin kibirle karışabileceğini unutmamalı yani.
KATMANLARDAN KURTUL
Kendimizi tanımaya çalışırken dıştan içe katmanlarımızdan sıyrılmamız gerekiyor. Dış katmanlardaki para, kariyer, hatta hedeflerimizden sıyrılabilmek, özümüze ulaşmada çok önemli. Kendimizi bu özelliklerle tanımladığımızda, değişen her koşul -ki bahsedilenler her an kaybedilebilir ya da değişebilir- bizi bize yabancılaştıracak...
Kendimiz olma yolunda bazen kendimizi de kaybetmemiz gerekebilir.
Hiç olma yolunda ilerleyebilmeli yani. Çünkü hiç olmak aslında her şey olmak anlamına gelmekte. Yani bir şey bilmeme üzerinden kendimizi bilebilmek ve mutlak gücün varlığının karşısında hiçliğimizi görebilmek, yaşayabileceğimiz en büyük özgürlüklerden olmalı..
Kendimizi tanıma yolculuğunda kibirden ve egodan uzak durabilmenin yanında cesarete de ihtiyacımız var.
Çünkü çocukluğumuzdan beri ürettiğimiz konfor alanından kurtulmak da bir cesaret işi. Ancak biz yetişkinler artık o çocuklar değiliz. Konfor alanımız da kapalı alanda yaşayamayan evsiz insanların sokakları güvenli bölgeleri olarak görmelerinden farksız...
EKSİKLERİ İTİRAF ETMEK
Kendimizi tanımaya çalışırken eksik yönlerimizi kendimize itiraf edebilmeli, onay ihtiyacından kurtulmalı, yetersizlik hissinden sıyrılabilmeliyiz. Ancak kendimi tanıyorum artık demenin imkansızlığının da bilincinde olmalıyız.
Beni bilmek mümkün değil, sadece arayabiliriz. Çünkü insan asla yapmam dediklerini yapabilir, kendimize çok güvendiğimiz noktalarda farklı davranabiliriz.
Spinoza'ya göre hayatımızı karşılaşmalar belirliyor. Hayatta iyi ve kötü karşılaşmalar var... Bizlerin bu tecrübelerdeki kararları, yaşamımızı ve kimliğimizi belirliyor.
Kendimize belirlediğimiz değerler hayatımızı şekillendirecek. Ama unutmamalı, sınanmadan bu değerlerin prensibe dönüştüğünü söyleyemeyiz. Yani hayatı farklı bağlamlarda yaşıyoruz. Kimlikler, deneyimler, bazı değerlerimizin sınanmış olması o bağlamı ve dolayısı ile öncelikleri değiştirebiliyor.
Sınandığımızda prensibimiz haline gelen değerlerimizle de güçlenebiliyoruz. Bilgelik her şeyin iyi ya da kötü yanını ayırt edebilmekte sonuçta.
Özetle, okullarda ve evlerde çocuklarımıza hayatı nasıl yaşamalısın sorusunu sormalı ve üzerinde düşündürtmeliyiz. Bu soru kendilerine hedef koymalarına yardımcı olacak... Hedeflerini belirlerken çok müdahale etmeden deneyim eksikliği yaşayan çocuklarımıza sezgilerine güvenmelerini de öğretebilirsek anlamlı hayat kurmalarına katkıda bulunmuş olacağız. Sadece kendimize ait olmayan bu yaşamda, başka hayatlardan da sorumlu olduğumuzu unutmadığımızda insanlık bahçesine ektiklerimiz ile mutlu olacağız...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.