Derdi olmayan insan yok şu dünyada... Herkes önemsedikleri ile imtihanda. Kiminin sınavı maddi, kiminin manevi... Sizin için önemli olmayan dertlerin bir başkasında yarattığı acı sizdeki çok büyük dertler ile eş değer olabilir...
Sıkıntıyı hissetme konusunda adaletten şüphe yok yani. Zayıflığı olmayan da yok bu dünyada. Bazısının gizlemeyi başardığı, bazısının da herkesin gözünün önünde yaşadığı. Dertlerimiz bizi güçlendirirken, zayıflıklarımız da yeteneklerimizi geliştiriyor. Yani yeteneklerimiz, zayıflıklarımız ile baş etme yöntemimiz. Zayıflıklarımızı fark ettiğimiz noktada potansiyelimizi de göreceğiz bir başka deyişle. Hepimizin zayıf noktasının olduğundan hareketle, herkesin potansiyeli olduğu gerçeğine ulaşabiliriz elbette buradan. İşte eğitimin önemi tam da bu noktada başlıyor olmalı. Eğitim bireysel farklılıkları göz önüne alıp, kişilerin potansiyellerini ortaya çıkardığında anlamlı. Yani herkese değerli olduğunu hissettirebildiğinde.
ZINCIRIN HALKASI OLMAK
Öğretmen sınıfta doğru liderlik yapabildiğinde, bir başka deyişle öğrencilerini farklı özellikte kişilerin bir araya geldiği ve birbirlerini tamamladığı bir takım haline dönüştürebildiğinde, hem çocukların kendilerini değerli hissetmelerini sağlayacak hem de potansiyellerini kullanma yönünde motivasyonlarını arttıracak. Takımın bir parçası olduğunu ve zincirin her halkasının önemini kavrayan çocuk, en önemli toplumsal eğitimi alarak yola koyulacak, sonrasında da kendi yeteneklerine odaklanacak.
Zayıflıkların ve eksiklerin ön plana çıkarılmadığı, vurgulanmadığı eğitim sistemi hepimizin hayali. Yeteneklere odaklanılıp, geliştirildiğinde zaten zayıflıklar da tamir edilmiş olmuyor mu?
Eğitim en başta hayata uyum ve baş etme yeteneği kazandırmalı, değil mi?
Bunu kazandırırken de topluma faydalı olma ilkesini göz ardı etmemeli. Yani kimimiz hayata başarılarımızla meydan okurken; kimimiz de sanatımızla, icatlarımızla ya da sosyal ilişkilerimizle katkı sağlıyoruz. Yöntemimiz farklı olsa da, tüm insanlık takımının bir parçası olarak hareket ediyoruz aslında. Bu büyük ekibin alt küçük parçalarına indikçe kişisel özelliklerimizi fark edip, ona uygun çalışmalarda bulunduğumuzda daha da doyumlu bir hayatı yaşıyoruz.
REHBERE IHTIYAÇ ARTTI
Eğitim, bireysel özellikleri takım ruhu ile geliştiremeyip, herkesi aynı kalıp içine sokmaya çalıştığında ise birçok yeteneğin ve tabi geleceğin yok olmasına sebep olabiliyor... İşte bu yüzden doğru liderlik hayatın her alanında önemini arttırmakta. Peki, lider kimdir?
Takip edilen, rol model alınan kişidir lider. Bulunduğu ortam içinde büyümeyi ve gelişmeyi sağlayandır... Aslında herkes en azından kendi hayatının lideri. Kendimizi doğru yönetebildiğimiz noktada liderliğimiz başlıyor.
Öyleyse kendimizi yönetebilecek noktaya gelmeden önce, liderlik sanatını öğretecek ve bunun için rol model olacak ilk kişilerdendir öğretmen.
Yöneticiler yönettikleri insanlar tarafından onaylandıkları noktada lider olurlar ilkesini düşündüğümüzde ise, öğretmenin de sınıfta öğrenciler tarafından kabul edilmesi yani yüreklere dokunması en temel kural olmalı. Bu, ekranın arkasından daha da zorlaşsa da yeni gerçekliğe uygun çözüm yolları elbette üretilecektir. Online oyunlar, öğrenciyi tanımak ve iletişimi artırmak için etkili bir yöntem olabilir mesela.
Gittikçe evlerde yalnızlaşan çocukların öğretmenin rehberliğine ve liderliğine ihtiyacı daha da artmakta çünkü. Liderden değişimi yaratması, adapte olması hatta bu değişimi öngörmesi beklenir.
Tüm alışkanlıkların ve sistemlerin hızla değiştiği günümüzde eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerin bu konuda katkı sağlaması en önemli ihtiyaçlarımız arasında artık.
Ve en önemlisi lider umudu canlı tutan kişidir. Hiç kuşkusuz çocukların hayal kurmasını, geleceğe umutla bakmasını sağlamak daha da önemli artık. Özveri ile çalışan tüm öğretmenlerimiz geleceğimize büyük katkı sağlamakta, sağlayacak...Umut dolu yarınlar için liderlik yapan tüm öğretmenlerimize saygıyla...
