Hayat yolculuğunda birlikte yürüdüklerimiz ile yol arkadaşlığımız farklı farklı şekillenmekte. Kimisi ile yol güzelleşirken, kimisi de yolculuğu zorlaştırmakta. Ama sonuçta hepsi öğrettikleri ile katkı sağlamakta.
Empati kurabilenler, desteklerini hissettirenler, karşılıklı sevgi alışverişinde bulunduklarımız ile hayatımız kolaylaşıyor. Bazen sadece sıcak bir gülümseme bile anın kalitesini artırabiliyor... İki kalp arasındaki en kısa yol gülümseme ile oluşuyor yani.
Sınavlarda bile, denetmenin güler yüzlü olmasının başarıyı artıran faktörlerden olduğu görülmüş. Bunun etkilerini ebeveynlikten liderliğe kadar geniş bir alanda görmekteyiz. Gülümseyen, gönle dokunan ve insanı önemseyen liderlerin başarılarını daha çok konuşuyoruz mesela artık. Elbette hayatta olumlu durumlar kadar bizleri üzen olumsuz anlar da yaşamaktayız, yaşayacağız. Heybelerimizi çeşitli durum ve anılarla dolduruyoruz yani. Heybemizdeki olumsuzluklara odaklanmak hem aynı sıkıntıları tekrar yaşatacak hem de enerjimizi boşa harcamamıza sebep olacak.
YASAMLA UZLASMAK
Hayat uzlaşma ve dengeden ibaret...
Önce kendimizle ve yaşamla uzlaşmalıyız.
Sonrasında ise bugün elimde ne var, yarın bunlarla ne yapabilirim diye düşünmek hayata pozitif bakmamızı ve dengeyi bulmamızı sağlayacak. Geçmişe saplanıp kalmamak ve yola devam etmek bu yüzden önemli. Bu geçmiş, çok yakın dahi olsa... Aslında yaşadığımız pozitif ya da negatifliği o anda bırakıp, şimdiye nötr geçebilmek daha önemli. Verilen en sağlıklı kararlar nötr ruh halindeyken oluyor çünkü. Negatif ruh halinden çıkmak için büyük bir çaba içinde olmadan tabi. Yoğun çaba içinde olduğumuzda, dikkatimizi ve enerjimizi negatifliğe yöneltmiş oluyoruz çünkü. Dikkatimizi yönelttiğimiz her durumun beynimize en çok kazınanlar olduğunu unutmamalı. Pozitif düşünebilmek ise, kişinin kendini yetiştirmesi ile bağlantılı. Kendini yetiştirmek deyince haliyle konu yine okuma alışkanlığına geliyor. Kitapları okuyan kişi bir süre sonra insanları da okuma yeteneğini geliştirip, hayatını daha renkli hale getirebilecek. Çünkü her kişinin hayata kattığı bir renk var. Günümüzde bunca olumsuz olayın içinde güzeli bulmak ve aramak temel görevimiz olmalı yani. İyimser ruh halinin bulaşıcılığını yaşamalı ve yaşatabilmeliyiz.
DUYGU FREKANSI
Einstein evrende her şey titreşimdir demiş... Duygu ve düşüncelerimizin de frekansı bulunuyor. Ve bu frekansların bilinç düzeyi üzerine etkileri var. Yani yüksek frekanslı duygu ve düşünceler dünyaya katkı sağlıyor. Amerikalı bilim adamı Dawid Hawkins yaptığı araştırmalarda yüksek frekanslı bir kişinin düşük frekanslı 90.000 kişiyi etkilediğini bulmuş. Evet, 90.000...
Frekans yükseldikçe bu rakam daha da artmakta... Kendi içsel dengemizi sağlamak, pozitif yaşamları oluşturmanın ilk adımı. Bu bağlamdan bakıldığında, kişisel çıkarlarına odaklı olan insanların en büyük zararı kendisine olmakta.
Pozitif bir yaşam diğer insanlarla birlikte mümkün çünkü.
IYILIK IYILESTIRIR
Elbette hayatta birçok olumsuzluk da var. Bu noktada korkumuzu ve bazen de zayıflığımızı kabul etmeli ama bu zayıflıktan korkmamalıyız. Koruyan kollayan Yaratan'a sığınmak her korkunun üstesinden gelmemizi sağlayacak ve bize özgürlük kazandıracak. İyimser bakış açısı insanlığa yapılacak en büyük iyiliklerden muhtemelen. Pozitif düşünme, yaşam biçimlerimizi ve içinde yaşadığımız dünyanın evrilmesini de sağlayacak. İyilik iyileştirir. Beynimizdeki sinaps ağlarını pozitif ya da negatif odaklı düşünme yönünde geliştirmek içinde bulunduğumuz, yetiştiğimiz ortama bağlı. Bu yüzden çocuklarımıza pozitif ortamlar sağlamak en önemli ebeveynlik görevlerimizden. Sonuç olarak hayat çok kısa, üç günlük dünyada kalp kırmaya, sinirlenmeye, kızmaya ve en önemlisi çocuklarımıza bu şekilde örnek olmaya ne gerek var? Herkese ve tabi kendimize insaflı olduğumuz bir dünya çok daha yaşanılır, huzurlu olacak hiç kuşkusuz.