Arzu Günaydın

Bayram şekeri ve yaşlılarımız

Çocukluğumuzda bayram demek, şeker demekti. Her evin kendine özgü şekeri olurdu.
Yani az çok tahmin ederdiniz hangi evde hangi şekerin ikram edileceğini.
Kiminde akide, kiminde bonbon, kiminde toffe, bazısında da lokum...
Çok ender olarak da çikolata...
Özellikle yaşlı ev sahipleri alışkanlıklarından vazgeçmez, her sene aynı tür aynı marka şeker ile doldururlardı şekerliklerini.
Şekerin yanında mendil içinde para verenler de olurdu. O mendil de para da çok kıymetliydi. Ancak şekerin yeri ayrıydı.
Babaannemin evinde rengarenk jöle şekerlemelerinden olurdu mesela. En sevdiğim oydu... İkinciyi ikram ederse sevinçten uçardım. En çok bayram harçlığını babaannem vermesine rağmen, harçlıktan daha çok o jöle şekeri için koşarak giderdim bayramlarda evine.
Anneannem de bayram şekerinde kaliteyi önemseyenlerdendi. Meyveli, kahveli çeşit çeşit şekerler içinden itina ile damak zevkime uygun olanını seçmeye çalışırdım.
En fazla ikinciyi alabilirdik çünkü ve o şekerlikte öyle çok çeşit olurdu ki...
Anneannemin arkadaşı Muhsine teyze vardı bir de... Muhsine Teyze'nin hacdan gelirken getirdiği sarı, boncuklu çantamı her bayram şekerle doldurmanın mutluluğu bir başkaydı. Annemin arife günü sabahlara kadar oturup diktiği her bayramlık elbiseye uyumlu olduğunu düşünürdüm o çantanın. Muhsine teyzenin beni ve kuzenimi kutsal topraklarda hatırlayıp oradan çanta getirmesi ne büyük gururdu benim için. Ve elbette, sadece o çanta hakkediyordu bayramda şekerle doldurulmayı. Hediyeleşmenin, karşındaki insana değer vermenin önemini, bana hediye ettiği o çanta ile hissettiren ilk kişiydi Muhsine Teyze. Ve o da yaşlıydı, onun da evinde her bayram aynı tür şekerleme olurdu. Diğerlerinden farklı olarak, mendilin yanında küçük plastik şişede mutlaka kolonya da verirdi. O kolonya da boncuklu çantamın içinden eksik olmazdı...
DAYANISMA VE SORUMLULUK
Yan komşumuz Feride teyzenin şekerleri ise çok da sevdiğim türden değildi açıkçası.
Ama torun hasreti ile yanıp kavrulan Feride Teyze'ye de bayramlarda koşarak giderdik. Kardeşimin yaramazlıklarını dahi öve öve bitiremeyen Feride teyzemin tatlı dilinden daha çok onun bayramda yalnız kalmasına içimizin el vermemesiydi sanırım koşmamıza sebep. Dayanışma ve sosyal sorumluluğu da ilk Feride teyze ile öğrenmiştik böylece. Bir de insanın insana ihtiyacını.
Bayramlarda gelen tebrik kartlarına cevaplar, bayramdan sonraya kaldıysa, mektup olarak yazılırdı. Genelde lokum ikram etmeyi tercih eden akrabamız Ümran Teyzemin Almanya'daki kızına mektubu da ben yazardım bayram ziyaretlerinde. Yazarlığımın ilk temellerinin atıldığı o mektuplarla asıl öğrendiğim gurbetin nahoş tadıydı ve tabi sevginin mesafe tanımadığı.
Şekerler ve tatlıların yanı sıra aldığımız asıl lezzet yaşlılarımızın hikayelerinde olurdu yani. Hele komşumuz gazeteci Rasim amcanın kendi yaptığı haberlerin gazete küpürleri ile anlattıkları başka bir dünyanın kapısını aralardı zihnimde.
Rasim amcanın yoğun kolonya kokusunun da etkisi vardı elbette o kapıların aralanmasında.
HAYAT BIR BÜTÜN
Sonuç olarak hayat; çocukluğu, gençliği ve yaşlılığı ile bir bütün. Bütün olan hayatı parçalara bölerek eğitim vermeye çalışmak ise en büyük hatalarımızdan.
Eğitim hayatın her anında ve her yerde. Eğitim kişinin potansiyelini ortaya çıkarmaksa ve bilgiye ulaşım bu kadar kolaylaşmışsa, biz eğitimciler bilgi vermekten daha çok duyguya ve insani değerlere odaklanmalıyız. Çünkü kişi duyguları ile özgün ve potansiyelini ise sadece kendi olduğunda ortaya çıkarabiliyor.
Ruhunu, özünü tanıdığında ve ona uygun davranabildiğinde yani.
Yaşlılık da ruhun tecrübe ile yoğurulduğu bilgelik dönemi. Çocukların ve gençlerin yaşlılarla iletişimde olması ve bu ilişkiyi yaşamlarının rutini haline getirmesi, eğitimin vazgeçilmezlerinden olmalı bu yüzden. Geçmiş ve gelecek arasında en iyi köprüyü bu sayede kurabilir, ve yine bu yolla sağlam kökler oluşturarak en güçlü rüzgarlarda bile savrulmalarına engel olabiliriz gençlerimizin. Dik duran, güçlü nesil bunu yaşlılarımız sayesinde öğrenecek yani.
Herkese iyi bayramlar dileklerimle...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.