Açılan okullar ve asıl ihtiyacımız
Büyük gün yaklaşıyor. Okullar açılıyor.
Okul öncesi ve 1. sınıf öğrencileri için 1 Eylül'de uyum eğitimi; diğer öğrenciler içinse 6 Eylül'de tam zamanlı eğitim başlayacak. Çocuklardan daha çok veliler okulların açılmasının mutluluğu ve heyecanı içinde. Çünkü çocuklarının bu süreçte evlerde ekran bağımlılığından obeziteye, göz bozukluklarına hatta psikolojik problemlere kadar bir çok sorunla karşı karşıya kaldıklarını gördüler. Yeni varyantlar endişe yaratsa da ebeveynlerin büyük kısmı çocuklarını okula göndermekten yana.
ALINACAK ÖNLEMLER
Okullarda alınacak kovid önlemleri de açıklandı... Bu önlemler kapsamında, öğretmenlerin ve öğrencilerle çalışacak diğer personelin aşılanması önerildi, aşılanmayan personele haftada iki gün pcr testi yapılma zorunluluğu getirildi.
Test sonuçlarının okullar tarafından kayıt altına alınacağı belirtildi. Ayrıca öğrenci ve personelin risklilik durumları veri entegrasyonu yolu ile de izlenecek.
Okul içinde öğrencilere maske zorunluluğu olacak. Ancak gelişimsel sorunu ya da maske takmakta zorlanan çocuklar için bu zorunluluk geçerli olmayacak.
Okullarda yedek maske bulundurulacak.
Öğretmenler ise okul içinde sürekli maske takacaklar. Buna aşılanan personel de dahil. Bu yeni dönemde okullara çok zorunlu hallerin dışında veli ve ziyaretçi alınmayacak. Zorunlu hallerde ise HES kodu sorulacak. Ders boyunca camlar kazalara karşı önlemler alınmak şartı ile açık tutulacak, sınıflar havalandırılacak. Ders aralarında ise öğrencilerin açık alanlara çıkması sağlanacak.
Teneffüslerde kalabalıkların oluşmaması için öğrenciler ders arasına farklı saatlerde çıkacaklar. Sınıf içinde sosyal mesafeye dikkat edilecek ve öğrencilerin yüzleri aynı tarafa bakacak şekilde oturmaları sağlanacak.
Yüksek sesle şarkı söyleme gibi tükürük saçmaya sebep olacak etkinlikler ise açık alanda yapılacak.
GERÇEKTEN ÖNEMLISI
Temennimiz öğrencilerin sağlıkla okullarında eğitim görmeleri. Ve elbette, bu süreçte öğretmenlerimizin özverili çalışmalarına ihtiyaç daha çok olacak.
Çünkü okullarda salgının yayılması için alınan önlemlerin uygulanmasını sağlama sorumlulukları dışında, öğrencilerin okula uyumları için harcanacak çaba da artacak hiç kuşkusuz. Bu süreçte velilerin de sabırlı olması büyük önem arz etmekte.
Öğrencilerin akademik eksikliklerinin tamamlanabileceği unutulmamalı. Öncelik, kaybedilen sosyal becerilerin tekrar kazandırılmasında olmalı.
Pandemiden önce de, gittikçe bireyselleşen hatta zaman zaman bencilleşen neslin sorunlarını gündeme getirmekteydik.
Yaklaşık iki yıldır eve kapanan çocuklarda bunlara ek yeni sorunların görüleceği de aşikar. Toplum, okul ve pandemi kuralları hatırlatılarak sosyalleşmelerini sağlamak okulların ve velilerin ilk hedefi olmalı. Öğrencilerin ruhen, zihnen ve sosyal yönden iyilik ve uyum halinde olmaları, sonrasında ders konularının tamamlanmasını da kolaylaştıracaktır. Zaten hep dediğimiz gibi okulların öncelikli görevi, doğru düşünebilen iyi insan ve iyi vatandaş yetiştirmek değil midir? Sık sık şikayet ediyoruz, hayıflanıyoruz: Şimdiki çocukların çok şeyleri var ama mutlulukları azaldı diyoruz. Bu pandemide bir kez daha fark ettik ki, bencilce mutluluk imkansız. Mutluluk da başkaları ile birlikte mümkün çünkü. Çocuklarımız, diğerleri ile iletişime geçebildikçe arkadaşlarının dertleri ile dertlenebildikçe ve paylaşabildikçe; mutluluk, daha da önemlisi insan olabilme yolunda ilerleyecekler.
Öyleyse önceliklerimizi tekrar gözden geçirelim, çok geç olmadan...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.