• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Aşk ile yap ARZU GÜNAYDIN

Aşk ile yap

arzu.gunaydın@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 18 Mart 2022, 17:48

Nasreddin Hoca, bir gün bir adamla uzun uzun sohbet ettikten sonra, 'Kusura bakma arkadaş ben seni tanıyamadım, adın neydi?' demiş. Tabi adam bozulmuş, Madem beni tanımıyorsun, bir saattir niye konuşuyorsun diye sormuş...
Nasreddin Hoca, kıyafetlerin benimkine çok benziyordu, ben de seni ben sandım demiş... Sandıklarımız, zannettiklerimiz hatta bildiklerimiz hayatımızın gerçekliği ile ne kadar örtüşüyor?
Kimleri kendimiz sanıyoruz? Yani bizim sandığımız fikirlerin, alışkanlıkların ne kadarı bize ait?
Hayat deneyimlerimiz ile harmanlamadan kabullendiğimiz, analize tabi tutmadığımız hangi fikirler kimlerin doğrularına göre sadece bir kere yaşayacağımız hayatımızı şekillendiriyor? Mesleğimizi, arabamızı hatta oturduğumuz semti kimlerin zevk ve ihtiyaçlarına göre seçtik? Dayatılan algılar ya da hayranlıklarımız seçimlerimizi belirlerken, kendimizi yok saymamıza sebep mi oldu?
Hepsinden de önemlisi kimlerin önyargıları ya da yönlendirmeleri ile azmimizden hatta hayallerimizden vazgeçtik?
Bir işi hakkıyla yapabilmenin en önemli koşulu motivasyon olmalı...
Yani yapmayı istemek...Öyle dışarıdan dayatmalarla falan değil; gönülden içten istemek... O iş için kaçan uykuların ardına düşmemek, o uğurda çekilen acıları bile bal eylemek... Yaptığın işle tamamlandığını hissetmek. Tamamlanırken yaşadığını. Yani o uğurda aşk ile yürümek...

İMKANSIZ YOKTUR
Selman-i Farisi'nin büyük bir aşk ile Allah'ı arayış yolculuğunun Mecusiler arasında başladığını, kilisede devam ettiğini; ayaklarından zincirlenmesine rağmen bir yolunu bulup tekrar kiliseye gittiğini ve ardından aradığını bulmak için Şam'a gittiğini biliyoruz. Öyle bir aşkla arıyordu ki, ardından Musul'a, oradan da Nusaybin'e yolculukları devam eder. Aradığını yine bulamamıştır, asla aramaktan vazgeçmeyecektir.
Bulacağına olan inancını da içindeki aşk beslemektedir. Anadolu'dayken Arap Yarımadası'na gitmesi söylenir.
Bu sefer ki yolculuğunda köle olarak satılır... Peygamberimizi bulduğunda ise, hüngür hüngür ağlamaya başlar.
Aradığını bulma arzusuyla evini, rahatını, barkını, her şeyini terk etmiştir.
Gönlü öyle çok peygamber aşkı ile doludur ki, kaybettiklerinin hiçbirinde gözü de yoktur zaten... Yani imanın olduğu yerde imkansız diye bir şey yoktu aslında ve Selman Farisi çektiği acıları bile içindeki büyük aşk duygusu ile karşılamıştı... İman, bildiğimiz gibi dini inanış demek; etimolojik olarak ise, samimiyetle inanmak anlamına gelmekte. İnandıklarımız, kendimizin hayat amacını bulmayı ve bu yolda aşkla çalışmayı sağlayacak ya da kendimizi sabote etmemize sebep olacak.
Samimiyetle inandığımız ve aşkla bağlandığımız her şey gerçekliğimizi oluşturacak. Bu gerçeklik hayat amacımız ile örtüştüğünde ve bize özgü olduğunda hayat anlamlı, hayat akıcı, bizler ise mutlu olacağız. Yorulsak da güçlüklerle karşılaşsak da şikayet etmediğimizi görecek, aksine yürüdüğümüz yolların dikenlerini bile gül bildiğimizi hayretle tecrübe edeceğiz. Öyleyse ne yaparsak yapalım, aşk ile olsun... Yoksa aşk olmadığında harcanan hayatların mutsuzluğu günlerimizi, aylarımızı, yıllarımızı hatta ömrümüzü dolduracak...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.