• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
İçimizdeki çocuk ve motivasyon ARZU GÜNAYDIN

İçimizdeki çocuk ve motivasyon

arzu.gunaydın@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 25 Şubat 2022, 17:45

İçimizde ölen bir çocuk... Her gün adım adım yok ettiğimiz umutlarla birlikte... Umutların ölmesine sebep bildiklerimiz, başaramadıklarımız...
Başaramadıklarımızın müsebbibi ise motivasyon eksikliğimiz... Anlamsızlaştığını düşündüğümüz dünya, motive olmamızı engelliyor hayata... Çaresiz ve mutsuz hissediyoruz bu yüzden. Anlam arayışımız sürekli dağılan ilgimiz sebebi ile sonuçlanamıyor. Hani çocukların gittikçe artan dikkat eksikliğinden bahsediyoruz ya, biz yetişkinlerde durum çok mu farklı?
Mesela bugün en son neye odaklanıp sonuçlandırdınız? Ya da bu hafta diye mi soralım? İçimizde ilgisizlikten ölmek üzere olan çocuğa dönecek olursak, onu unutarak aslında dünyaya ve kendimize yabancılaştığımızı göreceğiz. Ah bir hatırlasak, bizlerin o çocuğun sevincinde, üzüntülerinde saklı olduğunu... Bilsek hiç bu kadar acımasız davranıp, sürekli azarlar mıydık onu? O goncayı güle dönüştürmez miydik? Kokuşmuşluğundan dem vurduğumuz dünyadaki gül kokularını yok ettiğimizin farkına varmaz mıydık?

'BEN BÖYLEYİM' DİYEBİLMEK
Özür dilemek hep zordur. Acı sözlerimiz, davranışlarımız ve hatta düşüncelerimiz için...En zoru ve hatta gerekli olanı ise kendimizden af dilemek olmalı. İzin verdiğimiz haksızlıklara, sessiz kaldığımız acımasızlıklara, hatta kendimizi terk ettiğimiz, kendimizden uzaklaştığımız zamanlara çok büyük özür borçluyuz... Kendimizin karşısına geçip hatalarımla ben böyleyim diyebiliyor muyuz? Böyleyim derken aslında gerçeğimizi, özümüzü görebiliyor muyuz? Beceremedim bu sefer ama olsun demek zor mu? Sonra da yaşamın hakkını vermek, kendimiz olarak, yaratılışa uygun haliyle... Aslımıza dönerek yani. Ama yine de sınırlarımızı zorlayarak. En çok kendimizi, sonra da diğerlerini severek. Arada durup sormalı: Hikayemiz nasıl bitecek?
Bu öykünün sonu için ne yapıyorum?
Yüzleşebiliyor muyum kendimle ve o içimdeki çocukla? Kendimize sadakat gösteriyor muyuz? Yani içten bir bağlılığımız var mı özümüze...
Kendimize duyduğumuz sadakat, halka halka çevremize de yayılacak...
Birbirine bağlı ama bağımlı olmayan kişilerle daha da mutlu olacağız dünya döndükçe. İçimizdeki o çocuk bizden ümidini kestiğinde onun kulağına fısıldadığımız sevgi sözcükleri, günlerin çok daha parlak doğduğunu görmemizi sağlayacak. Ya da yazdığımız küçücük bir not başkasının gün batımlarını güzelleştirecek. Özümüze her döndüğümüzde, birliğimizi hatırlayacağız sonrasında belki yangınlarımızı söndürmek bile istemeyeceğiz... İşte o noktada hatırladıklarımız hissetiklerimizle harmanlanacak... İnsan olmayı, sevmeyi hatırlamanın hazzına önce içimizdeki çocuğa merhamet göstererek varacağız muhtemelen. Sonra bu dünyaya niye geldiğimizi araştıracağız?
Bulduğumuz neden yaşam ve çalışma motivasyonumuz olacak...
Kurduğumuz hayaller, düşüncelerimiz bu sayede eyleme dönüşecek. Harekete geçeceğiz yani. İçeriden gelen motivasyon başardıklarımızla bizleri hayata bağlayacak. Yani, herkesin başarı kavramı ve motivasyon sebebi farklı olacak. Hal böyleyken, çocuklarımızın amaçsızlığından dem vurmadan önce tekrar bir düşünelim mi?

ACISI VE TATLISI İLE
Dışarıdan vermeye çalıştığımız motivasyon hatta tuttuğumuz koçlar vs işe yaramıyor değil mi? Hayatı yaşamayan dolayısı ile tanımayan çocuklardan motivasyon beklemek sizce gerçekçi mi? Acısı ve tatlısı ile ne kadar yaşamın içine sokabiliyoruz çocukları? Günde 9 saat okulda kalan çocuğun yaşamı tanımasını beklemek de ayrı ironi. İlla da kalacaklarsa gerçek yaşam becerilerini kazanabilecekleri deneyimler niye yaşatamıyoruz okullarımızda? Özetle, gelecekte sınav kazananlar değil; kendini tanıyıp hedefleri doğrultusunda içsel motivasyonunu geliştiren ve iletişim dahil temel yaşam becerilerine sahip kişiler hayattan tatmin olup; üretebilecekler.
Öyleyse artık soru değil sorun çözebilen öğrenciler yetiştirme zamanı...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.