• BUGÜNKÜ YENİ ASIR
  • Namaz Vakitleri
  • VavTv Canlı Yayın
Eğitim felsefesiz olmaz ARZU GÜNAYDIN

Eğitim felsefesiz olmaz

arzu.gunaydın@yeniasir.com.tr Tüm yazıları
Giriş Tarihi: 06 Mayıs 2022, 17:30

Felsefe var olanların varlığı, kaynağı, anlamı, nedeni üzerine düşünür... Bir bilgi alanının ya da bilimin temelini oluşturan ilkeler bütünüdür... Eğitim ne için var, bu sistemi oluşturacak ilkeler nelerdir gibi sorulara da eğitim felsefesi ile cevaplar bulabiliriz. Eğitim felsefesi, eğitimin doğası süreci ve amaçları ile ilgilenir. Bir başka deyişle, eğitim sisteminin varlığından bahsedebilmemiz ancak felsefesinin belirlenmiş olması ile mümkündür.
Yani eğitim felsefesi oluşmuşsa eğitim sistemi vardır. Eğitim sistemi oluştuğunda ise, uzun yıllara yayılmış ve sürecek olan planlamayı; beraberinde getirecekleri de rahatlıkla görebiliriz. Öğrenme nasıl gerçekleşir, insan nasıl öğrenir, eğitim ile ne hedeflenir, nasıl bir insan yetiştirmeyi istiyoruz sorularının cevapları da hep eğitim felsefesinin içindedir... Buradaki kritik nokta ise hiç kuşkusuz bu felsefenin yaşanılan coğrafya ve kültür ile uyumlu olmasıdır. Her toplumun farklı ihtiyaçlarının olduğu aşikar çünkü.
En çok, içinde doğup büyüdüğü kültürle barışık ve özgüvenli kişiler, kendisine ve çevresindekilere yabancılaşmadan topluma katkı sağlayabileceklerdir.

TOPLUMSAL GERÇEKLER
Diğer yandan; felsefe bilgelik sevgisi, hikmet arayışı değil midir?
Eğitim açısından düşünüldüğünde, doğru ilkeleri belirlemek elbette toplumların gerçekliğinden hareketle ve tam da içinde olmakla mümkündür. Yani, eğitim sistemi oluştururken, bireyi oluşturan toplumsal gerçekleri dikkate almak karışıklığı büyük ölçüde engelleyecektir. Ayağı yere basan çözümler öze yaklaştıkça kalıcılığı da artan sistemlerin oluşmasını sağlayacaktır.

İŞ BULMA KAYGISI
Jan Jacques Rousseau, "Yaratılan iyidir, sonradan insanların elinde bozulur" demiştir.
Bazen eğitim sistemi ile ihsanda bulunmak yerine gölge ettiğimizi düşünmemek işten bile değil.
Çocukluklarından koparıp, yaşamın tüm gerçeklerinden ve hatta sanat spor gibi güzelliklerinden mahrum ettiğimiz çocuklarımız test kitaplarının arasına gömülmüşken sadece iç çekip duruyoruz. Daha da acısı, bu iç çekmeler çoğu zaman sınav kaygısı yüzünden oluyor. Bir de iş bulma endişesinden... Öyleyse, burada bir başka soru sormamız gerekiyor... Eğitimin amacı iş gücü sağlamak mı? Meslekler böyle hızlı değişmiyor, bu kadar çok kişi eğitim gördüğü alanın dışında çalışmıyor dahi olsa bu soru yine de güncelliğini koruyacaktır.

YAŞAM KALİTESİ
Sorunun cevabı üzerinde tartışmadan önce tahsil sözcüğünün anlamını düşünmek gerektiği kanaatindeyim. Tahsil kelimesinin kökeni 'hasıl'dır. Hasıl etme; süzmek, arıtmak, kalite kazandırmaktır.
Tahsil, bu açıdan bakıldığında tüm eğitim türlerinde kalite katmalıdır yaşama. Yaşam kalitesini arttırmak ise bazı alışkanlıklar ile mümkündür.
Sanattan, spora; yardımseverlikten sistemli çalışmaya kadar kazandırılması gereken onlarca alışkanlığın arasında test çözmeyi görmek imkansız elbette... Bahsettiğimiz yaşam kalitesi; her yaştan, her sosyo ekonomik düzeyden, her bilişsel seviyeden çocuğun hakkı olmalı.
Bunun için özellikle sosyo ekonomik düzeyi düşük mahallelerin okullarının atölye veya laboratuvarları daha da zenginleştirilmeli. Öğretmen ise rehberlik ederken öğrenci ile birlikte yol yürümeli. Bunun için de sınıf ortamı her şeyden önce merak hissini uyandırmalı... Merak, insana has.
Yani, eğitim meslek edindirmekten önce insan olmayı sağlamalı. Üstad Sezai Karakoç'un belirttiği husus bir eğitimci olarak en büyük hayallerimden:
Öğrenci sınıfta bilginler arasında bir sır yolcusu gibi bir yücelik duygusu ile çoğalmalıdır. Son olarak umut aşılayacak şu soruyu soralım öyleyse: Tüm hayaller gerçekleşme yolunda ilk adım değil midir?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.