Vefa ve cefa
Sefa ile gelen dostluk vefa ile beslenmeli... Bu sayede uzun ömürlü olacak dostluklar ve sevgiler... Her güzel ilişkide dostluğa rastlarız. Zaten etimolojik kökü de Farsça arkadaş, yar kelimelerinden gelir dost sözcüğünün. Sevmek, hoşlanmak sözcüğü ile de eş kökenli olabileceği söylenir. Yani, her gerçek ilişkinin içinde olmalı dostluk...
Dostluğun içinde ise vefa... Aksi takdirde sefa sona ererken onunla birlikte bitiveriyor dostluk sandığımız ilişkiler. Vefa varsa gönül bağı da vardır. Gönül bağı kurduğunu yarı yolda bırakamaz vefalı kişi. İyi günde kötü günde birliktelik devam eder.
Sefa da cefa da birlikte yaşanır ömür sona erinceye kadar.
ZAMAN ALISVERISI
Hayat çok hızlı geçiyor. Zaman avuçlarımızdan kayıp gidiyor. Hayatın merkezine oturttuğumuz birçoğu da meşguliyetten öteye geçmeyecek vasıftaki işlerimiz yüzünden hayatı ıskalayabiliyoruz. Peşinden koştuklarımızın boşluğunu anladığımızda ise boşa harcanan zamanlar yakıyor en çok yüreğimizi. Satın alamayacağımız, uğruna ne bedel ödersek ödeyelim geri getiremeyeceğimiz zaman... Düşünmeden edemiyorsunuz, böylesine değerli zamanı neyin karşılığında harcadığınızı? Yani yaptığınız alışverişteki zararınızı... Mal, mülk, makamın anlamını yitirdiği yaşlar, zamanlar olacak; oluyor insanın hayatında. Herkes aynı noktaya gelecekse bu kırık dökük kalpleri hırslarla daha da yormanın anlamı ne? En dramatik olanı anlamların değişeceği yaşların, gerçek yaşamın farkına varıldığı ancak yaşamak için yeterli enerjinin ve zamanın olmadığı bir dönemde önümüze gelmesi.
KALP KÖPRÜSÜ
Gerçek yaşamda hayatlarına dokunduğumuz insanların, birlikteliklerin asıl varlığımız olduğunu gördüğümüzde iş işten geçmiş olabilir yani.
Daha erken farkına varmalı. Kalpten kalbe köprüler, bizleri bağ kurduğumuz gönüllere götürmekle kalmayacak, hayatın renklerini görmeye tadını anlamaya da fırsat verecek.
Birlikte çekilen cefaların acısı dostla hafifleyecek, önce o dertler hüzne dönüşecek, sonra birlikte ferahlığa ulaşılacak.
YAŞANMIŞLIĞA SAYGI
Öğretmenler odasındaki bir sohbette 30 yıllık öğretmen, eski öğrencisinin kendisini bulmasını büyük bir gururla anlattı 24 Kasım'da.
Öğrencinin vefa duygusu, öğretmenin gözlerini yaşartıyordu. Bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum denilen öğretmen, küçük bir anımsanma ile bile büyük mutluluk yaşamaktaydı.
Burada hem öğrencinin hem de öğretmenin vefası vardı elbette. Vefaya vefa yani... Sürekli kendini besleyen, karşısındakine de bulaşan, insan olmanın hazzını yaşatan, kişinin kendisine de aynalık yapan, geleceğe ve insanlığa dair umudu arttıran bir kavram vefa... Vefa, yaşanmışlıklara da saygı duymaktır aynı zamanda. Bu yüzden, kendine saygı duyabilen kişi vefalı olmayı başarabilecektir sadece.
Vefasızsanız, eksiklerinizi görüyor ama onlarla yüzleşemiyorsunuzdur muhtemelen.
SÖZÜNDE DURMAK
Güçsüz ve özgüvensiz olduğunuzu, gönül birlikteliğinin yükünü taşıyamayacağınızı bilmek de sizi vefasızlığa itecektir. İyi günde yanından ayrılmadığınız kişilerin kötü gününde uzaklaşmanız aslında kendi acizliğinizle yüzleşmekten kaçmanızdır. Vefalı insan, dostluğun ve karşısındakinin değerini bilir. Bunu da ancak kendi öz değerinin farkında olan başarabilir.
İçinizdeki değersizlik duygusu da sizi vefasızlaştıracaktır. Tüm bunların dışında vefa, sözünde durmak anlamına da gelir. Vefakar, vadettiklerini gerçekleştirir. Tasavvufta ise vefa, kulun Kalu-Bela'da Allah'a verdiği sözü tutmasıdır. Sonuç olarak, vefasızlık önce değer bilmezlik, sonra da cefa ile birliktedir. Vefasızlık sevgi bağını sürdürememektir çünkü. Hangi insan sevgisiz yaşayabilir ki?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.