İlim irfan yuvası!
Hiçbir sebep kabul edilemez ama görünen o ki sınav sonuçları bu acının nedeni olmuş. Rekabet gittikçe acımasızlaşmakta yani. Artan zorbalık da bu acımasızlığın göstergesi. Uzun süredir bu köşede yazıyorum; Eğitimin en temel iki sorunundan biri zorbalıktır...
Akran zorbalığı, öğrencinin öğretmene/ öğretmenin öğrenciye şiddeti, velinin öğretmene baskısı... Gittikçe uzatılacak bu liste, ilim irfan yuvaları olması gereken okullarda yaşananların özeti durumunda. Birbirleri ile neredeyse her kademede rekabet halinde çocuklar. Birlik, dayanışma, işbirliği ve empati unutuldu... Sınav kazanma yolunda en büyük engelleri olarak rakiplerini, yani arkadaşlarını görüyorlar...
Ne ilim öğretebildik ne irfan...
Temel yaşam becerilerini öğretmeyi bile sınavlar sonrasına erteler olduk...
Sınavlar ise hiç bitmiyor.
ANAVATAN ÇOCUKLUK
Aileler ise kaygılı... Sınavlarla geleceği kurtarma derdinde. Öyle büyük dert ki bu, ikinci sınıftaki çocuğun elindeki 300 sayfalık test kitabını bile yadırgatmıyor kimseye... İnsanın anavatanı çocukluğudur demişti rahmetli Doğan Cüceloğlu.
Çocukluğu mutlu geçmeyen kişinin ileride de mutlu olması bu yüzden çok zor.
Öyleyse geleceklerini düşündüğümüz evlatların çocukluklarını heba etmemek en temel görevimiz olmalı anne babalar ve öğretmenler olarak. Yaşayamadıkları çocukluklarının derin travmaları büyümelerine dahi izin vermeyecek bu gidişle...
Okula gitmek istemeyen çocukların sayısının gün geçtikçe arttığı söyleniyor.
Doğruluğu incelenmesi, irdelenmesi gereken çok önemli bir olgu. Okullar çocuklar için 7-8 saatlik zindanlara mı dönüşmekte? İlgi alanlarını keşfedemeyen, dünyayı merak edecek kadar bile gözlemleyemeyen, insani ilişkilerin tadına varamamış bu yüzden geliştirmek için de çabalamayan çocuklara sınav kazansalar dahi kurban demekle çok da abartmış sayılmayız herhalde...Yalnız bırakıyoruz çocukları. Üstelik kaliteli de değil yalnızlıkları. Tek başlarına taşımaları için yüklemişiz üzerlerine tonlarca soruyu. Onlara güç verecek değerlerden mahrum bırakmışız bir de. Önceliğimiz farklı çünkü. Peki okullar bitince ne olacak? Değersiz, amaçsız hatta ruhsuz doktor, öğretmen, mühendis ya da yeni çağ mesleklerinin mensupları ile nasıl yol alınacak? Hikayesi olmayan hayatlar nasıl renk katacak bu dünyaya?
İçlerindeki yalnızlık büyürken, alışılmış ile mi yetinilecek sadece? Okulları tekrar ilim ve irfan yuvalarına dönüştürmek önceliğimiz olmalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.