Özgürlesmek için
Bir bayramı daha uğurluyoruz...
Yakınlaşma vesilesi olan bayramları değerlendirebilenler arasında olabilmek için çabaladık kendimizce.
Akraba, eş dost ziyaretleri, mesajları, telefon aramaları, yardımlaşmalar başkalarına olduğu kadar kendimize de yakınlaştırdı bizleri. O yakınlığın verdiği huzuru ve mutluluğu hatırlamak iyi geldi her bayramda olduğu gibi. Bir de mutluluk kavramı üzerine düşündürttü bir kere daha. Herkes mutluluğun peşinde...
Kimi daha büyük evi olduğunda yakalayacağını düşünüyor mutluluğu...
Kimi daha yüksek bir makamda, kimi de daha üst model bir arabada...
Kariyer, mal, mülk veya lüks yaşam peşinde mutluluğu yakalamak için koşarken, aslında bir çok tutsaklığa izin veriyoruz yaşamlarımızda... En kıymetli ve geri kazanılamaz varlığımız zamanımızı tüketiyoruz mesela... Amaçlar ile araçlar karışıveriyor birbirine.
BEDEL ÖDÜYORUZ
Korku, baskı, kaygı ile bir bakıyorsunuz hayallerinizden de uzaklaşmış adeta köle yaşamı sürmektesiniz.
Kendinizden bile vazgeçebiliyorsunuz...
Halbuki kendi mutluluğunuz için çıkmamış mıydınız yola? Mutluluğu büyük ve pahalı hedeflerde aramanın bedelini neyle ödüyoruz? Mutluluk gerçekten o kadar uzak mı, öyle çok çabalamayı mı gerektiriyor? Yaşamın anlamının bizi mutlu edeceğini sandığımız yatta, katta, villada, makamda, arabada olması mümkün mü? Değilse, niye bunların peşinde bir ömür tüketiyoruz? Yaşamınızdaki anlamı bulamadan, ona uygun hayat süremeden yaşamış sayılır mısınız? Yoksa sadece ömür mü tüketiyor olursunuz?
Üstelik o ömrü zorlaştırarak, yavanlaştırarak hatta manasızlaştırarak...
FAZLALIKTAN KURTULMAK
Halbuki derinliği ve anlamı fazlalıklardan kurtularak bulabiliriz sadece.
Gereksiz yüklerimizden kurtuldukça, sadeleştikçe yaşam da daha zevkli hale gelecek hiç kuşkusuz. Tüketime olan bağımlılığımız azaldıkça, üretkenliğimizin arttığını görüp daha doyumlu hayatlar yaşayacağız. İyi yaşamanın pahalı yaşamak anlamına gelmediğini kavradığımızda, kaliteli hayatlara imza atacağız. Ve bunların tümünü hayatımızdaki gereksiz olan şeyleri çıkararak yapacağız. Yani hayatımızdaki fazlalıkları eleyip, esas olana odaklanacağız. Dikkat dağınıklığının salgın gibi hepimizi bir şekilde etkilediği bugünlerde zor olanı başarıp, en gerekli olana odaklanacağız. Gereksiz, zarar veren ilişkilerden tutun da,evdeki fazla olan eşyalara; zihnimizi meşgul eden kaygılardan, dedikodulara; bizim sandığımız arzulardan içmek zorunda olduğuna inandığımız ilaçlara kadar bir çok fazlalıktan arındığımızda kendimizi gerçekleştirmeye başlayacağız. Bu ise kölelikten kurtulup, özgürlüğe atılan ilk adım olacak.
İLİŞKİLERLE GELİŞMEK
Mesela, sevdiğiniz sevildiğiniz bir ilişki içindeki dostluklar, arkadaşlıklar ile zenginleşecek günleriniz. Sizi sevmeyenlere kendinizi sevdirme ya da kabul ettirme derdinde olmadan, o enerjiyi sağlıklı ilişkilerinize harcayacaksınız. Anlam bulduğunuz ilişkilere yani. Bu ilişkiler sizi geliştirecek, siz de karşınızdakileri. Sahici, geliştiren, destek olan, önem veren, ilgi gösteren ve birbirinizi anladığınız dostluklar, ilişkiler başkalarına katkı sağlamak için de sizi motive edecek.
Çünkü geliştikçe, başkalarına faydalı olmak isteyeceksiniz. Başkalarının hayatlarına katkıda bulunmak sizi mutlu hissettirecek elbette. O katkı bazen sadece hatır sorarak, değerini hatırlatmak şeklinde bile olabilir, yalnızlıktan bunalmış ve önemsenmediğini düşünen birine... Ya da tecrübeleriniz ile yol göstererek. Hiçbir şey yapamıyorsanız belirlediğiniz doğru öncelikler ile asaletini artırdığınız kimliğiniz ve hayatınız ile örnek olarak...
Bütün gereksiz eşya, istek, arzu, yönlendirme vb'den arınıp, özünüzle irtibata geçtikten sonra kazandığınız tüm başarılar şüphesiz insanlığın ve sizin en büyük hayrına olacak...
Unutulmadığını gösterdiğimiz kişiye bayramı yaşattığımızda, gönüllere köprü kurduğumuzda bayramlarımız ve günlerimiz şenlenecek... Bu vesile ile tüm dostlara seslenelim: Bayramınız bayram olsun.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.