Aysun Güler

İnsanın gizli haritası

Kendini bilmek... Üzerine asırlardır sözler söylenmiş, mısralar işlenmiş, düşünürlerin zihninde yankılanan, felsefenin derin sularında kaybolmuş bir ifade. Peki, kendini bilmek gerçekten nedir? Herkesin diline pelesenk olmuş bu iki kelimenin ardında ne saklıdır? Cevabı yüzeyde değil, daha derinlerde, ruhumuzun en dip köşelerinde bulabiliriz belki de. Kendini bilmek, aynada gördüğümüz yüzle sınırlı değildir; asıl olan, yüzeyin altına inip, bize dair gizli kalmış her bir köşeyi aydınlatmaktır...Bir insan kendini bildikçe, içinde saklı haritaları keşfeder. Bu haritalar, doğduğumuz andan itibaren, yaşadığımız deneyimlerle şekillenir. İlk adımlarımız, ilk acılarımız, sevinçlerimiz, kaygılarımız... Hepsi haritada bir nokta olur. Fakat bu haritayı okumak cesaret ister. Zira içimizde, karşılaşmak istemediğimiz gölgeler vardır. Hatalarımız, korkularımız, içimizde bir yerlerde sakladığımız pişmanlıklar... Tüm bunlarla yüzleşmek, kendini bilmenin belki de en zor yanı. Ancak unutmamak gerekir ki, bir haritada yol alabilmek için her detayı bilmek gerekir. Karanlık noktalarla da, aydınlık yollarla da.
KENDİNİ SEVMEK
Aslında kendini sevmekle başlar kendini bilmek... Fakat bu sevgi yüzeysel bir beğeniden, kendini pohpohlamaktan öte bir şeydir. İnsanın kendini olduğu gibi, tüm kusurlarıyla kabul etmesi, kendi içine sarılabilmesi... İşte gerçek sevgi burada yatar. İnsan, dışarıdan gelen sevgilere, övgülere, onaylara ihtiyaç duymadan kendini bir bütün olarak görebilmeyi başardığında, içinde büyük bir huzur doğar. O huzur, başkalarıyla olan ilişkilerimize de yansır. Kendini bilen, kendini seven insan, başkalarına da aynı incelikle yaklaşır. Zira bilmenin ağırlığı, insanın yargılarını hafifletir; kendi içindeki zayıflıkları gören, başkalarının zayıflıklarına da saygı duymayı öğrenir. Kendini bilmek, insanın yolculuğunun en önemli durağıdır. Öyle bir durak ki burada insan, kendi ruhunun özüne inmek için cesur adımlar atar. Ancak bu yolculuk, bir sona ulaşmaz; her bir yeni deneyim, her bir yeni düşünce, insanın kendine dair bildiklerini yeniden şekillendirir. Bir gün, kendimizi tanıdığımızı düşündüğümüzde, yeni bir yön açılır karşımızda, farklı bir yol... Çünkü insan ruhu derin ve sonsuz bir deryadır. Bugün tanıdığımız benliğimiz, yarının deneyimleriyle bambaşka bir hale bürünür.
FARKINDALIK...
Yolun sonunda ulaşılan şey belki de tam anlamıyla 'bilgi' değil, farkındalıktır. İnsanın kendini bilmesi, kendini tam anlamıyla tanıması belki mümkün değildir. Ancak bu uğraş, ruhumuzu besleyen, bizi dönüştüren bir süreçtir. Kendini bilmeye çalışmak, insanı öyle güçlü kılar ki; bir yandan derin bir tevazuyla kendi sınırlarını kabul eder, bir yandan da bu sınırların ötesine geçmek için cesaret bulur. Kendini bilmek, aslında evreni bilmektir. Her birimizin içinde, tüm evrenin bir yansıması, tüm insanlığın izleri vardır. Bunu görmek, insanı dünya ile daha derin bir bağa kavuşturur. O yüzden bu yazıyı okuyan sevgili dostum, sana bir çağrıda bulunmak istiyorum: Kendine vakit ayır. Kendi içine dönmekten korkma, zira o derinlerde saklanan sen, tüm zaaflarınla, tüm umutlarınla keşfedilmeyi bekliyor. Kendini bilmek yolculuğunuzda size rehberlik eden, adımlarınızı aydınlatan ışık, kalbinizdeki merak ve cesaret olsun. Çünkü bu yolculuk, tüm yolculukların başlangıcıdır; içimizdeki haritaları keşfettiğimizde, dünya da bize kendi haritasını cömertçe açacaktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Bu web sitesinde çerezler kullanılmaktadır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

"Tamam" ı tıklayarak, çerezlerin yerleştirilmesine izin vermektesiniz.