Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye'de gerçekleşen Devrimin mimarisinde etkin rolü yeni gelişmelere konu oluyor.
Başkan Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye'nin YENİ ORTADOĞU STRATEJİSİ bağlamında, çekirdek kadrosu Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MIT Başkanı İbrahim Kalın, Türkiye'nin bölgesel işbirliği ve dengeleme politikalarını daha da derinleştirmeye başladı. Hatırlayalım. 2024 yılının Ağustos ayı başında Başkan Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir araya gelmişler, baş başa konuşmaları sonrasında, Suriye'de Türkiye'nin yeni harekatını, Siyonist Netanyahu-İsrail'in Gazze ve Lübnan saldırılarını ele almışlardı.
5 Ağustos 2024 günü MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, çok dikkat çeken bir açıklama yapmış, "Türkiye, Suriye, Irak, Lübnan ve Mısır başta olmak üzere bölge ülkelerinin girişimiyle bir Kudüs Paktı oluşturulmalıdır" ifadesini kullanmıştı Bilindiği gibi, 1955 yılında, Türkiye, İran, Irak, Pakistan ve Birleşik Krallık arasında, Bağdat Paktı oluşturulmuştu. Daha sobra bu pakt gelişmiş, CENTO adını almıştı. 1959 yılından bu yana Ortadoğu'da Türkiye'nin içinde olduğu bir başka pakt oluşmamıştı.
TARİHİ BERABERLİK
MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin 5 Ağustos'ta yaptığı açıklamanın arka planını, ilerleyen günlerde çok daha iyi anladık. Belli oldu ki, Başkan Erdoğan ve Bahçeli Ağustos ayında, Suriye'deki Baas rejiminin devrilmesini, Türkiye'nin ETKİN POZİSYONA geleceğini öngörmüşler. TÜRKİYE'NİN YENİ ORTADOĞU MEKİK DİPLOMASİSİNİN HEDEFİ. KUDÜS PAKTI. 3 Aralık 2024. Başkanımız Erdoğan, Irak Başbakanı Sudani ile telefonda görüştü. Erdoğan ve Sudani, Suriye'nin birliğine, istikrarına, toprak bütünlüğüne önem verildiğini ve bu konuda Irak ile aynı noktada olduklarını ifade etti. 18 Aralık 2024... Lübnan Başbakanı Mikati, Ankara'ya geldi. Mikati, "Önce Allah'a daha sonra Türkiye'ye güvenmemiz gerektiğini öğrendik" sözleriyle, tarihi beraberliğin işaretini verdi. Başkan Erdoğan'ın Yeni Suriye oluşumundaki ETKİLİ ROLÜ, Katar reisi ile Erdoğan'ın yakınlığı, giderek YENİ ORTADOĞU STRATEJİSİ olarak ortaya çıkıyor.
Dikkatle bakınız. Başkan Erdoğan'ın yeni Ortadoğu stratejisi bağlamında, Hakan Fidan, Yaşar Güler ve MIT Başkanı sadece Suriye'de değil, Irak, Lübnan ve Katar'da mekik yoğun diplomasisi yürütüyor. Bakan Fidan Suriye ziyareti sonrası Irak, Lübnan, Suudi Arabistan temasları sonrasında son olarak Katar'a gitti.
FİDAN KATAR'DA
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Eş-Şara ilk yurt dışı ziyaretini Suudi Arabistan'a yapıyor. Şara, Riyad sonrası Başkan Erdoğan'ın misafiri olarak Ankara'ya gelecek.
Eş-Şara Riyad temaslarını yaparken, Dışişleri Bakanımız Fidan da Katar'da görüşmeler yapıyor.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Âl Sani ile Doha'da bir araya geldi. Türkiye ile Katar, arasındaki ilişkilerin stratejik seviyede devam etmekte olduğunu belirten Fidan, şöyle devam etti: "Aramızdaki ikili ilişkinin kurumsallığını, niteliğini, sadece ikili ekonomik ilişkilerde, siyasi ilişkilerde bir yere taşıma konusunda değil aynı zamanda bölgenin sorunlarına da çözüm getirme konusunda kullanıyoruz." Bakan Fidan, Suriye ve Gazze ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
"Suriye'de teröre müsaade edemeyiz" diyen Bakan Fidan, "YPG'nin DEAŞ ile mücadele edemeyeceğini" belirterek "YPG'nin kendisi zaten terör örgütü. Biz dört ülke olarak DEAŞ ile mücadele konusunda yakın zamanda adım atacağız. Bu durum Türk-Amerikan ilişkilerini de zedeliyor" dedi.
Fidan, Trump'ın Gazze teklifiyle ilgili ise "İnsanlık dışı" ifadelerini kullandı. Fidan, "Suriye'de YPG ile ilgili gelişmeleri çok yakın şekilde takip ediyoruz. Terörün Suriye'de devam etmesine müsaade etme şansımız yok. Umudumuz sorunun kan dökülmeden çözülmesi" sözleriyle, Suriye'de yürütülen diplomasiye açıklık getirdi.
AMERİKA'YA MESAJ
Dışişleri Bakanı Fidan'ın, ABD'nin yeni Başkanı Trump'a, Katar'dan mesaj verdi: "Amerikalılar için güvenlik sorunu konusunda şunu netleştirmeliyiz.
Temel konu YPG'nin DEAŞ tutuklulularını hapishanelerde tutuyor olması, bunun dışında başka bir konu yok. YPG'nin DEAŞ terörüyle mücadele etmesi söz konusu değil, kendisi zaten terör örgütü. Bu konuda gerek Türkiye, gerek Irak, gerek Ürdün, gerek Suriye, DEAŞ ile gerekli mücadeleyi verme konusunda muktedirler. Yakın zamanda da bu dört ülke olarak bu konuda bir adım atacağız. Biz umuyoruz Sayın Trump'ın yardımıyla bölgedeki bu yanlışa son vereceğiz.
Türk ve Amerikan ilişkilerini zedeleyen açık bir yara, bunun kapanmasını diliyoruz. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Al Jazeera muhabirinin "Suriye'de Ahmed Şara'nın cumhurbaşkanı olmasından sonra geçiş sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna cevaben şu yanıtı verdi: "Yakından koordineli çalışıyoruz. Suriye'de yeni hükümetin kurulması, Devlet başkanının ilan edilmesi önemli bir gelişme. Özellikle ülkedeki bazı belirsizliklerin ortadan kalkması adına. Hem sorunların çözülmesi hem de uluslararası muhattaplar açısından bir kabineye ihtiyaç vardı. Akabinde inşallah kapsayıcı bir kabinenin kurulmasıyla süreç ilerleyecektir.
Bundan sonraki siyasi sürecin kuşatıcı bir şekilde, demokratik bir şekilde yürütülmesi fevkalade önemli. Halkın çözüm bekleyen sorunları var. Uluslararası toplum olarak nasıl katkıda bulabiliriz konusunda KATAR ile yakın temas halindeyiz. Enerji konusunda, ulaşım konusunda, haberleşme konusunda neler yapılabiliyor konusunda çalışılıyor. Şu anda kesinleşmiş projeler de var, amacımız bir an önce bu projelerin gerçekleşmesi."Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar'dan Yeni ABD Başkanı Donald Trump'a derin mesajlar verdi.
İNSANLIK DIŞI PLAN
Hakan Fidan, ABD Başkanı Donald Trump'ın Filistin halkının Gazze'den sürülmesiyle ilgili önerisine ilişkin, "Filistin halkının Gazze'den sürülmesi, yerlerinden edilmesi, bunların başka ülkelere gönderilmesi projelerine tamamıyla karşıyız.
Bu, gerçekten insanlık hukukuna aykırı bir teklif" değerlendirmesinde bulundu. Türkiye olarak Kahire'de sunulan bildirinin arkasında olunduğunu ve desteklendiğini vurgulayan Fidan, herkesin bunun karşısında durması gerektiğini dile getirdi.
SONUÇ
MUHTEMEL KUDÜS PAKTI ÖNEMLİ. Başkan Erdoğan-Türkiye'nin, bölgesel ittifakı sağlama çalışmaları başarıya ulaştığında, güçlü bir bölgesel dayanışma çıkacak. Bu kapsamda, bugüne kadar farklı şekillerde var olan Filistin veya Kudüs temelli bölgesel diyalog ve işbirliği zeminlerinin hepsini kapsayacak biçimde daha sıkı ve güçlü bir bölgesel ittifakı ortaya çıkaracak. İslam toplumlarının bir ve beraber olması tek ses, tek nefes halinde bulunması sağlanmış olacak Türkiye'nin güvenlik halkasında yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin siyasi ve ekonomik bakımdan istikrara kavuşmasına yardımcı olacak beraberlik, bir güç pozisyonuna yol açacak.
Böyle bir birlik, bölgenin kendi ayakları üstünde durmasını, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkân ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermesi, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarılması demektir. NOKTA.