Bazı dünya şehirleri vardır ki adları ünlü sanatçılar ve onların eserleriyle bütünleşmiştir.
Avusturya'da Salzburg deyince Mozart'ın, İtalya'da Verona denildiğinde Shakespeare ve Romeo Juliet'in, Almanya'da Bayreuth denildiğinde ünlü bestecisi Wagner'in, İngiltere'de Liverpool denince unutulmaz Beatles grubunun, İspanya'da Horta de Sant Joan denildiğinde ise büyük ressam Pablo Picasso'nun adının hafızalarda uyanması gibi...
Çünkü bu şehirler o sanatçıları ve yapıtlarını (ilham vermenin de ötesinde) adeta doğurmuştur.
Sanki o şehirler olmasa, bu sanatçılar hiçbir zaman yolunu ve gidecekleri yönü bulamayacaktı! İşte bugün de o şehirlerde kısa bir yolculuğa ne dersiniz...
Delft (Hollanda)
Hollanda'da 17'nci yüzyıl Altın Çağı'nın büyük ustası ressam Johannes Vermeer'in doğduğu, yaşadığı ve ürettiği şehirdir Delf. Hollanda kışının donuk ışığını, baskıcılığın toplum üzerinde oluşturduğu sisi, kentin limanıyla, kanallarıyla ve günlük yaşamıyla bütünleştiren tablolara imza atmıştır.
New York (ABD)
Tam bir New York sevdalısı oyuncu ve yönetmen Woody Allen, birçok filminde New York'a aşkını öne çıkarmıştır. 1977'de çekilen otobiyografik 'Annie Hall' filmi, Woody Allen'ın New York'a ve kadınlara düşkünlüğünü ve Hollywood'a beslediği nefreti vurgular.
Liverpool (İngiltere)
Müzik endüstrisini besleyen ve kent için müziğin vazgeçilmez olduğu İngiltere'nin Liverpool şehri, ünlü Beatles grubunun doğduğu ve büyüdüğü topraklardı. Topluluğun efsane şarkıcısı John Lennon'un evinin de bulunduğu 'Penny Lane' sokağının, ekibin en büyük ilham kaynağı olduğu bilinir.
Horta de Sant Joan (İspanya)
Pablo Picasso, "Bildiğim her şeyi, Horta'da öğrendim" dedi. Sokakları, meydanları, evleri sanatçı gözüyle yakalamayı ve resmetmeyi başarmasında, Horta de Sant Joan'daki arkadaşının yanında geçirdiği günlerin önemi büyüktür. Picasso, 1907'de çok etkilendiği kente üretmek için yeniden geldi.
Bayreuth (Almanya)
Gezegenin her köşesinden insanların, sadece Wagner operalarını görmeleri için yaz mevsiminin beş haftası boyunca sokaklarını arşınladığı, yıllar öncesinden Wagner adına düzenlenen festivalde yer ayırdıkları şehirdir Bayreuth. Wagner'in memleketi bu kent, onun adıyla kanatlanmıştır adeta.
Montreuil sur mer (Fransa)
Fransız yazar Victor Hugo, küçük bir kasaba olan Montreuil sur mer'i, Belçika dönüşü Paris'e giderken tanıdı. Kısa bir süre burada dinlenen Hugo, kentin küçük sokaklarından ve sosyal yaşamından çok etkilendi. Yıllar sonra Sefiller'i yazdığında Montreuil'in insanları kendini romanda bulacaktı.
Cartagena de Indias (Kolombiya)
Ünlü yazar Gabriel Garcia Marquez, Kolombiya'nın birçok köşesinde esin kaynağı buldu.
Ancak, kolera zamanlarında kendisine en çok ilham veren yer Cartagena'dır. Şehri ziyaret etsek bile, amblemi 'Gerçek ve hayali hikayeler' olan 'Garcia Marquez' rotasını izleyebiliriz.
Mississippi Nehri (ABD)
Mississippi kendisine eşlik etmemiş olsaydı, Huck bu kadar maceraya girmezdi! Neyse ki, Mark Twain "Huckleberry Finn'in Maceraları" romanında kahramanlarını bir sala koyarak akıntıya atmaya karar vermişti. Çünkü Twain'ın bu romandaki fantezilerinde, hayran olduğu nehrin payı büyüktü!
Verona (İtalya)
Ortasından koca bir nehrin aktığı Verona, İngiliz yazar William Shakespeare'in ünlü aşk eseri Romeo ve Juliet ile markalaşmıştır.
'La Casa de Julieta' yani Jüliet'in evi olan o ortaçağ sarayını milyonlarca turist gezmektedir.
Çünkü Shakespeare bu aşk oyununu o şatodan esinlenerek yazmıştı.
Toledo (İspanya)
Madrid'den gelen ressam El Greco, Toledo'nun o dar, labirenti andıran karanlık ve tarihi sokaklarında kendini bulduğunda 1577 yılındaydı. Venedik'in inceliklerine veya yıllarca yaşadığı Roma ihtişamına tamamen yabancı bir şehir alanı El Greco'nun tuvallerinde defalarca ölümsüzleşti.