Popüler dijital platformlardan birinde yayınlanan 2019 yapımı Annem filmine denk geldim geçen akşam.
Tesadüf annem ve babam bizdeydi, ön ergen kızımla da aramız biraz limoniydi.
Annem, ben ve kızım filmin sonuna kadar salya sümük ağladık. Filmin sonunda kızım bana, ben anneme sarılıp uzunca süre ağlamaya devam ettik.
Filmde dayakçı baba, fedakar anne, zengin kız-fakir oğlan aşkı ve sonunda da kanserden zamansız ölüm gibi bütün Yeşilçam klişeleri mevcut. Ben bir film eleştirmeni değilim, beni bu kadar ağlatan filmin eleştirmen notlarına baktım 5 üzerinden 3... Pek çoğu, geçişleri sert ve konuyu klişe bulmuş. Evet doğru ama sadece Sumru Yavrucuk'un oyunculuğu bile izlenmeye değer.
Yavrucuk, kendi olamadığı şeyi çocuğundan bekleyen, tüm ömrünü kendi yapamadığı şeyi yapması için çocuğuna adayan anneyi o kadar güzel canlandırmış ki her şey bozuk olsa bile bu yetiyor sizi derinden etkilemeye...
HER ŞEYDEN KORUMAK!
Filmin bir yerinde üzülmemesi için teselli etmeye çalıştığı kızın annesine söylediği bir söz beni çok etkiledi. "Yeter anne, beni her şeyden koruyamazsın!" Evet maalesef bu acı bir gerçek!
Dünyaya gelmesine vesile olduğumuz çocuklarımızı küçükken pek çok şeyden koruyabiliyoruz. Ancak büyüyüp, birer birey olmaya doğru yola çıktıklarında onlar üzerindeki etkimiz de onlar için yapabileceklerimiz de azalıyor. Ebeveyn olarak bunu kabul etmekte zorlansak da onların birey olma yollarında sadece bir yol gösterici olmakla yetinmemiz gerekiyor.
Bunu bilmek, söylemek, yazmak çok kolay ama bunu uygulamak o kadar kolay değil. Çünkü biz de korumacı ailelerden geliyoruz.
KÖTÜYÜ TANIYABİLMEK
İçimizde hep bir ya kendini koruyamazsa ya ona bir zarar verirlerse duygusu hakim. Babam bana 'sana güveniyorum ama çevreye güvenmiyorum' derdi. Bana bu cümleyi söylediğinde hep, "Benim seçtiğim çevreye güvenmiyorsan bana da güvenmiyorsun" diye düşünürdüm. Ama şimdi ergenlik yolundaki kızıma bakıp hep "ya üzerlerse" diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Şu ana birey olma yolunda çıkışlar yapsa da kendini ispat yolunda adımlar atsa da hala bizim kontrolümüzde.
Arkadaşlarını tanıyoruz, gittiği yerleri kontrol edebiliyoruz, hatta telefonuna aile denetimi bile koyabiliyoruz. Ancak bu pek fazla uzun sürmeyecek. Farklı çevrelerden arkadaşlar edinmeye ve arkadaşlarıyla yalnız başına zaman geçirmek istemeye başlayacak.
Babamın söylediği cümlenin anlamının "Biz sana kötülükleri, kötü insanları öğretmedik, karşına çıktıklarında onları tanıyamayabilirsin" olduğunu şimdi anlıyorum. Çünkü insan kötülüğü, sadece karşılaştıkça ve ona maruz kaldıkça tanımaya başlayabiliyor. Bunun adına da tecrübe ya da yetişkinlik diyoruz.
Çocuklarımız birer yetişkine dönüşecek ve bunun için gerekiyorsa hatalar yapıp, acılar çekecek ve maalesef bizim elimizden pek de bir şey gelmeyecek!