Bugün Muş'ta kapı kapı dolaşıp devamsızlık yapan öğrencilerin aileleriyle görüşüp ikna ederek 20 kız öğrenciyi okula döndüren öğretmenlerin hikayesini okudum. Daha önce de başka şehirlerde buna benzer çalışmaları yapan öğretmenler ya da sorumlu vatandaşların hikayesini anlatan haberler yapılmıştı. Kız çocuklarının eğitim ve sosyal haklar olarak hala çok fazla geri planda kaldığını söylemek çok yeni bir şey değil. Bunu artık hepimiz biliyoruz.
HAYALLERDEN VAZGEÇMEK
Ancak bu haber üzerinden dikkatimi çeken ve dikkatinizi çekmek istediğim konu, aslında bunun bir nevi 'çocuk işçi' sorunu olduğu.
Haberde şöyle bir ayrıntı var... Küçük kız, annesinin hasta olduğunu ve bakacak kimsesi olmadığı için okula gidemediğini söylüyor. Babası da bunu onaylıyor. Öğretmenler küçük Rabia'ya destek olacaklarına söz verip kızı ve babayı ikna ediyor.
Bu habere konu olan çocuk bir kız çocuğu, ama biliyorum ki pek çok erkek çocuğu da ailesini geçindirmek için okulundan, spor kariyerinden, hayallerinden vazgeçiyor.
Ve bunlar, öyle köylerde, arka sokaklarda falan da değil, şehrin tam göbeğinde yaşanıyor. Annesi babası boşandığı için çok iyi bir basketbolcu olacakken çalışmak zorunda kalan birini çok yakından tanıyorum. Parkta basketbol oynayan çocukların arasına karışıyor ne zaman görse... Onlarla yaşayamadığı çocukluğunu yaşıyor.
KOLAY YOLU SEÇMEK
Kız-erkek fark etmeksizin bazı çocukların sırtında düşünülenden çok daha fazla yük var maalesef. Umarım Rabia hayallerine kavuşur kendi deyimiyle "ayakları üzerinde duran" bir birey olur. Ama küçük Rabia yine de şanslı çünkü onu gören, onun gibi çocukların peşinden koşan eğitim neferi öğretmenler hala var.
Ama can alıcı nokta, ailelerin çocuklarını bir kurtarıcı gibi görmekten vazgeçmesi, vazgeçirilmesi.
Evet aile önemli, aile bağları da... Zor durumda birbirine kenetlenmek de. Ama burada konu bu değil, kolay yolu seçen ve çocuklarına taşıyabileceklerinden fazlasını yükleyen ebeveynler!