Barbie’nin dünyası gerçekten pembe mi?

Başarının artık sadece bir ürün, bir eser üretmekten geçmediğini görüyoruz.
Başarının asıl öznesi pazarlama!
Son zamanlarda kadın erkek, çoluk çocuk, genç yetişkin, ünlü sıradan, zengin fakir demeden herkesin Barbie konuşması bunun en güzel örneği. Barbie, artık sadece küçük kız çocuklarına hitap eden bir oyuncak değil. Güzelliğiyle ön plana çıkan bu oyuncak, kadınların toplumdaki rollerini, modayı, erkeklerle ilişkilerini belirleyen bir fenomen. Hakkında çekilen belgeseller, filmler, TV programları, yapılan araştırmalar her koldan bizi Barbie'nin pembe dünyasına çekiyor.

GELECEĞİ TASARLIYOR
Barbie, dünyayı umursamaz bir eğlence düşkünü olarak görülse de verdiği mesajlarla sadece küçük kızları hayata hazırlamakla kalmıyor onların gelecekteki düşüncelerini de şekillendiriyor.
Barbie'nin yaratıcılarının kendisine bunu misyon olarak üstlendiği çok açık.
Oyuncağın meslekler serisi bunun ilk adımıydı. Mesela pilot, veteriner ya da biyolog Barbieler pek çok miniğin meslek seçimini etkilemiştir. Bir dönem ırklar ve renkler serisiyle mesajlar verdi. İlk zenci bebeği gören siyahi kadınların yaşadığı mutluluğu bir belgeselden öğrenmiştim.
Şimdi de balık etli tasarımlarıyla kadınları zayıf olma zorunluluğundan kurtarmaya çalışıyor. Fakat popülarite her zamanki gibi, pembeyi, giysilerini, zenginliğini ve eğlence düşkünlüğünü ön plana çıkarıyor.
Çünkü ne kadar bunlardan şikayet etse de insanlar bunları görmeyi seviyor.
Popülaritenin ilgi alanı da zaten insanların görmeyi sevdiği şeyler. Siz Barbie'yi pembe görseniz de bu iyimserliği temsil eden rengin arkasında saklanan çok önemli bir misyonu var. Özetle Barbie sadece bir oyuncak değil, o toplumu yönlendiren bir sembol ve çok güzel pazarlanıyor.