Bir laf vardır: "Millet deliye biz akıllıya hasret" diye... Son zamanlarda gerçekten akıl sağlığımızı korumak zor hale geldi. Yoğun iş yaşantısı, trafik, sosyal medyanın kışkırtıcı etkisi derken gerçekten ruh sağlığımız bizi endişelendirmeye başladı. Tabii ki gerçek bir ruh hastalığı bambaşka bir şey ama özellikle depresyon tetiklenecek yer arıyor.
YETERSİZ VE DEPRESİF
Sosyal medya bu tetikleyicilerin başında.
Her sabah gözümüzü açar açmaz baktığımız sosyal medyada karşımıza çıkan görüntüler bizi depresif bir ruh haline doğru selde yuvarlanan çakıl taşları gibi sürüklüyor.
Siz rutinin içine gömülmüş bir sürü işle boğuşurken birilerinin içeceğini yudumlarken yatta verdiği pozu görmek, eşinizle aranız bozukken birilerinin eşinden gelen hediyeleri açışını izlemek, çocuklarla baş etmeye çalışırken başka çocukların "sanki hiç sorunlu anları yokmuş gibi" mükemmelliklerine tanık olmak... İtiraf etmesek, edemesek de yetersizlik duygusuyla boğuşmamıza neden oluyor. Şimdi diyeceksiniz ki, "Aman canım onların hayatı da o kadar mükemmel değil". Hiç kimsenin hayatının mükemmel olmadığını bilseniz bile aklınızdan geçen cümle, "Sizin söylediğinize mi inanayım gözümle gördüğüme mi?"
Hadi yetersizlik duygusuna yenilmemek için sosyal medyadan uzak durdunuz.
Haberleri açıp, biraz dünyada neler olup bitiyor öğreneyim dediğinizde ise savaş, öldürülen çocuklar, kaderine terk edilmiş göçmenler, karısını bıçaklayan cani kocalar, sevgilisini katleden acımasızlar...
Tamam haberleri de geçtiniz. Biraz dizi izlemeye karar verdiniz, bu kez de entrika, ihanet ve gözyaşına bulanmış hikayeler...
KÜÇÜK BİR DOST KAÇAMAĞI
Eskiden (yine gerçek ruh ve sinir hastalıklarını saymıyorum) kimsenin aklına depresyona girmek gelmiyordu.
Zaten vakit de yoktu... Kimse tükenmişlik sendromu yaşamıyordu, bir işten diğer işe geçince dinleniyordu insanlar... Hayat kolaylaştıkça hem ruh sağlığımız hem de beden sağlığımız bozulmaya başladı...
İnsan vücudu demir misali çalıştıkça parlıyor, ruhu ise sükunetle, birebir iletişimle, sohbetle, kahkahayla besleniyor...
Son dönemde bir laf dönüyor dost meclislerinde...
"Terapinin seansı 3 bin 500 TL olmuş arkadaşınıza iyi bakın" diye... Evet işte bu, insan ruhuna yine insan iyi geliyor.
Hadi şimdi arkadaşınızı arayın ve 1 saatliğine de olsa akşam iş çıkışı planı yapın... Dün (10 Ekim) Dünya Ruh Sağlığı günüymüş.
Ruhunuza sağlık diyorum o halde!