Mahkeme yoluyla ego susturmak!
Özellikle sosyal medyada müvekkillerini kışkırtıcı hareketlere yönlendirip hakaret davası açarak hem vekalet hem de tazminat davası yoluyla haksız zenginleşenlerden bahsediyorum. Sosyal medya mecralarındaki hakaret mesajları, hakarete uğrayanlar ile avukatlarının rant kapısı haline gelmiş resmen. Bu sektör, adliyelerin iş yükünü de artırmaya başlamış. Öyle ki adliyelerde açılan her dört davadan birinin hakaret olduğu tespit edilmiş.
BEYAZ KOD HAKKI!
Mesleği dolayısıyla verilen hakları kötüye kullananlardan bir diğeri de doktorlar maalesef!
Sülalesinde pek çok doktor, hemşire vs. gibi sağlıkçı olan biri olarak elbette sağlıkçıların şiddete uğramasını desteklemiyorum ama son zamanlarda şu "beyaz kod" işini biraz egolarını tatmin etmek için kullandıklarını söyleyebilirim. Bu hakkın kötüye kullanılmasının en çok da sağlık çalışanlarına zarar verdiği bir gerçek. Çünkü hem hakim ve savcılar hem de vatandaş gözünde abuk subuk sebeplerle insanlara dava açmaları inandırıcılıklarını kaybetmelerine sebep oluyor.
CANLI CANLI HAKARET DAVASI
Bu haberlerle ilgili yazmadan önce böyle bir davayı izlemek ve gözlemlerimi aktarmak için dün sabah soluğu adliyede aldım. Bilmem kaçıncı asliye ceza mahkemesinin önündeki listede yaklaşık 15 dava konusu asılıydı. Bıçakla yaralama, sarkıntılık, hırsızlık vs. gibi farklı farklı suçların yanında sadece o salonda 3 tane hakaret davası vardı ve üçü de sağlıkçılar tarafından açılmıştı! Aksi söylenmediği sürece davalara izleyici olarak katılabiliyorsunuz. Gazeteci olduğumu söylemeden girdim salona ve bir köşede duruşmayı izledim.
EMPATİ YOKSA SEMPATİ DE YOK
Konu klasik. 93 yaşındaki annesine raporlu tansiyon ilacı yazdırmaya giden bir kişi doktorun hasta gelmeden yazamam inadına sinirlenmesi ve "Doktorları boşuna dövmüyorlar" demesiyle konunun yargı salonunu meşgul etmesine uzanmış! Bu konu gerçekten çok klasik. Gündemimizde neredeyse her gün böyle bir haber yer alıyor ama ilk kez böyle bir davayı yakından izledim. Ve duruşmayı izlerken aklımdan geçenler şunlar oldu... "Tabii ki ilacı yazmak zorunda değilsin, kimse seni buna zorlayamaz. Bunu da çok iyi biliyor ve bu hakkını mahkemeye taşıyacak kadar kullanıyorsun! Amma... empati diye de bir şey var! Empati göstermezsen karşıdan da sempati bekleyemezsin."
GEREKSİZLİKLER SİLSİLESİ!
O gün sinirle söylenmiş bir iki söz yüzünden iki avukat, iki şahit, bir hakim, bir savcı, bir mübaşir, bir zabıt katibi, bir sanık ve bir doktor 2 saatini adliye koridorunda, iki saatini ise yolda harcadı. Kullanılan kağıt, mürekkep vs. gibi pek çok araç gereç yüzünden yeryüzünde karbon ayak izi büyüdü. Ayrıca şikayetçi olan doktor o gün adliyede olduğu için, ona ihtiyacı olan hastalara bakamadı.
Hastalar başka bir doktora yönlendirildi ve o doktor da daha çok hastaya bakmak zorunda kaldı! Bu liste uzaaar gideeer! Doktor olmasa kimsenin umursamayacağı bu davada vatandaş belki de hakaretten ceza alacak. Peki bu ceza, o doktoru daha saygın mı yapacak? Bilinmez. Tekrar hatırlatıyorum hakkı kötüye kullanmak en çok size zarar veriyor sayın hekimler!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.