Rock müziğin elektroniğe her geçen gün biraz daha evrilmesi ve günümüzde saf rock albüm yapan grup sayısının azalması müzikseverlerin canını sıkan bir durum haline geldi. Rock etiketi altında yayınlanan birçok albüm de aslında alternatif/ indie/pop rock etkileşimiyle piyasaya uygun bir kıvamda hazırlandığı için, özellikle 70'lerin tınısını özleyenleri memnun etmiyor.
Eylül ayında Slash'in Myles Kennedy & The Conspirators ortaklığıyla çıkardığı 'Living the Dream' albümü bu bağlamda hard/klasik rock açlığımızı kısmen dindirse de beklentileri karşıladığını söylemek pek mümkün değil.
ROCK 'N' ROLL RUHU
Devam eden bu dönüşümün ortasında, 70'lerin mirasını günümüze taşımaya karar veren Michigan'lı grup Greta van Fleet imdadımıza koşuyor. 2017'de çıkardıkları EP ve teklilerle dikkatleri üzerine çeken ekip, Ekim ayında Republic Records etiketiyle 11 parçadan oluşan 'Anthem of the Peaceful Army' adlı ilk albümlerini çıkardı.
Önceki EP ve teklilerde rock efsanelerinin izinden gittiklerini açıkça gösteren grup, 70'lerden kalan rock 'n' roll ruhunu yeniden canlandırmaya kararlı gözüküyor.
Kiszka kardeşlere davulda Danny Wagner'in eşlik ettiği Amerikalı dörtlü, rock ve blues sularından uzaklaşmadan yaptıkları müzikle saygı uyandırırken 20'li yaşların başlarında olmalarına rağmen bu sound'ta ısrar etmeleri de ayrı bir takdiri hak ediyor.
ABİLERDEN DESTEK
Önceki albümlerde, 'Led Zeppelin imitasyonu' oldukları ve grubun solisti Josh Kiszka'nın Robert Plant'i taklit ettiği yönünde yapılan eleştirilere katıldığımı söyleyemem. Geçmişe iz bırakan grupları ve türleri takip eden bu gençler, son nefesini vermeye hazırlandığı düşünülen rock müziğin günümüzde de hakkıyla yapılabileceğini gösteriyorlar.
Öte yandan, Led Zeppelin'in 70'lik efsanesi Robert Plant'tan gruba ve vokalist Josh Kiszka'ya gelen destek ve elektrik gitarın büyük ustası Joe Satriani'nin "Yemin ederim ki, biz 15 yaşımızdayken yapmaya çalıştığımız şey buydu." demeci, grubun dikkate değer bir iş çıkardığını kanıtlar nitelikte. Eskilerden Cream, The Who, The Black Keys, Led Zeppelin gibi grupları severek dinleyenlere, günümüzden güncel bir alternatif olarak Greta van Fleet'i ısrarla öneriyorum.
SİNEMANIN SON FAVORİSİ MÜZİK
Sonbaharın gelişi her ne kadar havaları olumsuz etkilese de, sinema salonlarının vizyon takviminde tam tersi bir değişim yaşanıyor.
Her sene yaz aylarında gösterime giren görsel efekt sosuna bulanmış filmlerden sonra Ekim ve Kasım ayları sinemaseverler için daha anlamlı bir hal alıyor. Bu sene ülkemizde ve dünyada vizyona giren nitelikli filmlerin ortak noktası ise, müzik.
İKİ BİYOGRAFİ
Ekim ayının son haftalarında sinemaseverlerle buluşan Bir Yıldız Doğuyor'da kariyerinde düşüşe geçen country müzik yıldızı Jack ile keşfedilmemiş yetenek Ally'nin ters yönlere giden kariyerlerine tanık olurken, geçtiğimiz hafta vizyona giren Müslüm'le arabesk müziğin ikonik ismi Müslüm Gürses'in hayat hikayesini çarpıcı bir şekilde izliyoruz.
Öte yandan dün vizyona giren ve birçoğumuzun aylardır merakla beklediği Bohemian Rhapsody'de, tüm zamanların en başarılı müzisyenlerinden biri olan Freddie Mercury ve efsanevi grubu Queen'e zirveye çıkan yolculuklarında eşlik edeceğiz.
POP YILDIZI
Listenin son filmi ise, henüz Türkiye vizyon tarihi netleşmese de Aralık ayında vizyona gireceğini düşündüğüm ve festivallerde büyük beğeni toplayan Vox Lux. Oynadığı her rolde insan üstü bir performans sergileyen Natalie Portman, bu kez bir pop yıldızı olmak için mücadele veren Celeste olarak karşımıza çıkacak ve karakterin gözünden 21. yüzyılın kültürel evrimine şahitlik edeceğiz.