Moody’s’den sürpriz karar
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından Moody's iki gün önce Türkiye'nin kredi notunu bir kademe aşağı çektiğini duyurdu. Ani oldu çünkü Türkiye'ye yönelik değerlendirme tarihleri dışında aldı bu ilginç kararı... İlginçtir son raporunda da not indirimine yönelik bir sinyal vermemişti birkaç yazmak zorunda hissettiği klasikleşmiş cümle dışında. Malumunuz derecelendirme kuruluşlarının faaliyetleri, 2008 küresel krizi sonrası ciddi şekilde sorgulanıyor. Bir yerde verdikleri notlar eskisi gibi itibar görmüyor piyasa aktörleri tarafından. Moody's'in verdiği notun ne anlama geldiği ve indirme nedenleri ile başlayalım ardından piyasa nasıl yansılayabileceği sorusunu yanıtlamaya çalışalım.
KURUMSAL GÜCÜN AZALMASI
Moody's Türkiye'nin kredi notunu Ba1'den Ba2'ye düşürdü. Yani yatırım yapılabilir notun iki kademe altına inmiş oldu. Notun düşmesinin öneminden öte hangi seviyeden düşüşün gerçekleştiği daha belirleyici oluyor piyasa aktörleri açısından.
Hemen hemen her ülkede, yatırım fonları ya da bireysel emeklilik fonları gibi kurumsal yatırımcıların tabi oldukları mevzuatlarda belirlenen "eşik değerler" yatırım yapılabilir notlar oluyor. Eğer bir ülke en az iki tanınmış uluslararası derecelendirme kuruluşlarından yatırım yapılabilir nota sahip olmazsa bu ülke tarafından ihraç edilen tahvil bono gibi borçlanma araçlarını portföylerine koyamıyorlar. Bu yüzden notun yatırım yapılabilir düzeyden spekülatif nota inmesi hayati önem taşıyor.
Ancak, halihazırda notu yatırım yapılabilir seviyenin altında olan bir ülkenin notunun bir kademe daha düşürülmesinin etkisi kısmen sınırlı kalabiliyor. Türkiye'nin notu spekülatif notların en yükseği olan Ba1'den ikinci spekülatif nota çekildi. Altı sayfalık kısa raporunda "derecelendirmenin rasyonalitesi" alt başlığında değinmiş notu aşağı çekmenin gerekçelerine... İki gerekçe öne sürüyor. Birincisi, kurumsal dayanıklılık kaybının sürmesi. Moody's sizlerin de tahmin ettiği gibi büyük oranda Merkez Bankasını kastediyor. Merkez Bankasının adını kullanmadan para politikalarının etkisinin erozyona uğradığı iddiası ile bu tezini desteklemek istemiş. Hatta bu gözlemleri 4 yıl geriye kadar götürmüşler. Aynı zamanda kritik öneme sahip yapısal reform uygulamalarının geciktiği faktörü de dayanak olarak kullanılmış.
GEREKÇE DIŞ BORÇ SORUNU
İkinci gerekçe ise; hem dış borçların hem de cari açığın artıyor olmasının, politik risklerin arttığı ve küresel faiz oranlarının yükseldiği bir zeminde "borç çevirme sorunu" yaratması. Sahip olunan dövizin açıkların çevrilmesinde yeterli olmadığı vurgusu ile bu durumun ciddi bir şekilde kırılganlık yarattığı notunun da altı çizilmiş. Türkiye'nin içinde olduğu jeopolitik faktörler ve iç siyasi gelişmelerinde açığın çevrilmesinde yabancı yatırımcılar açısından sorun çıkarabileceği savunulmuş.
Hadlerini aşan yorumlar da yer alıyor raporlarında. Mahkeme kararlarından Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması gibi tam detaylarını bilmedikleri içsel unsurlarla ilgili yorumları da ihmal etmemişler.
Bir cümle not indiriminin piyasalar üzerindeki etkisi için yeterli olacağından sona bıraktım.
Hem gerekçelerin alt başlıklarında kullandıkları gibi rasyonel olmaması hem de not kaybının sadece aynı kategoride bir kademe aşağı alınması yüzünden Moody's'in bu aksiyonunun etkisinin piyasalara yansımasının sınırlı kalacağını söyleyebiliriz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.