Türkiye İstatistik Kurumu geçen aya ait enflasyon verilerini yayımladı.
Enflasyonun her iki göstergesinden pek olumlu sinyal alamadık. Hem Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) hem de Yurtiçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüksek seviyelerini korumuşlar yılın ikinci ayında da... Daha da önemlisi faiz politikalarında en kritik parametrelerden birisi olan Özel Kapsamlı TÜFE yani çekirdek enflasyon oranı da iki hanelerde kalmış.
Talep enflasyonu göstergesi TÜFE Şubat ayında yüzde 0,73 yükselmiş. Aylık enflasyonda rekoru sağlık harcamaları alt kalemi kırmış yüzde 2,57'lik artış ile...
Geçen yılın eş dönemine göre de yüzde 10,26 düzeyinde değişim göstermiş. 12 aylık dönem dikkate alındığında ise talep enflasyonu yüzde 11,23'leri bulmuş. Her ne kadar enflasyon oranı yüzde 10,26'da olsa bile hane halkını yakından ilgilendiren "gıda, giyim, ev eşyası, ulaştırma, eğitim, lokanta, çeşitli mal ve hizmetler" grupları yıllık bazda ortalama enflasyonun üzerinde kalmışlar.
MALİYET ARTMIŞ
Maliyet enflasyonu göstergesi Yİ-ÜFE geçen ay yüzde 2,68 artmış. 2017'nin Şubatına göre de yüzde 13,71 oranında bir yükseliş söz konusu olmuş. 12 aylık ortalamada rakam yüzde 15,50'ye çıkıyor. Üretim maliyetlerinde en fazla artış ise yüzde 17,66 ile aramallarda gerçekleşmiş. Yani aramal üreticilerinin üretim maliyetleri 12 ayda yüzde 17'nin üzerinde artış göstermiş. Aynı şekilde makine teçhizat gibi yatırım mallarının üretim maliyetleri de yüzde 16,47 yükselmiş.
Bu süreçte dolar ve euronun seyrini dikkate aldığımızda üreticilerin yerli aramal veya sermaye malı kullanmak yerine ithal etmelerinin daha karlı olabileceğini söyleyebiliriz.
İşlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içkiler ve tütün ile altın hariç TÜFE ki eski TÜFE-H ve "enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içkiler ile tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE" eski tanımıyla TÜFE-I çekirdek enflasyon göstergeleri de sırasıyla yüzde 12,26 ve yüzde 11,23 düzeylerine çıkmış.
SIKI DURUŞ KORUNUR
Merkez Bankasının faiz politikasında önemsediği bu iki göstergenin beklentisinin üzerinde kalması, aslında enflasyonun faizleri nasıl etkileyeceği sorusunun da yanıtını kendiliğinden vermiş oluyor.
Fiyat istikrarı ana hedefine sahip Merkez Bankası kuşkusuz böyle bir enflasyon karşısında sıkı duruşunu korumak zorunda kalacak. 7 Martta yapacağı toplantıda büyük olasılıkla faizleri aynı seviyede tutması yeterli olabilir. FED'in 25 baz puanlık faiz artırımı halihazırda piyasalar tarafından fiyatlandığından kurlara etkisi zayıf kalır ve dolar 3,79-3,83 aralığında bir süre gider. Dolayısıyla birikimli kur etkisinin enflasyon üzerindeki etkisi de sınırlı olur. Politika faiz oranını nedendir bilinmez, Merkez Bankası yükseltmiyor ve "geç likidite Penceresi" ile idare etmeyi tercih ediyor. Bu yüzden politika faiz oranı yüzde 8'de, GLP faiz oranı da yüzde 12,75 seviyesinde devam eder 25 Nisan toplantısına kadar.
Merkez Bankasının sıkı duruşuna karşın vade bitimine 2 yıl kalmış gösterge tahvil faiz oranı alışageldiğimiz üzere yüzde 12- 13 bandında dalgalanır. Piyasa etkisini de değerlendirecek olursak; Faizlerin aynı seviyelerini koruması sonucu TL getirileri cazip olacağından sıcak para girişinde de sorun olmaz, kurlar makul oranda yükselir, hisse senetleri de yatırımcısını üzmez.