Cari açık Türkiye ekonomisinin gündeminden düşmüyor. Merkez Bankası'nın bu hafta duyurduğu Mayıs ayı ödemeler dengesi verilerine göre cari açık 5,9 milyar dolar düzeyinde gerçekleşmiş. Bu rakamla yılın ilk beş ayının toplam cari açık oranı da 27,7 milyar dolara çıkmış. Açığın boyutunu, makul seviyelerin neresinde olduğunu ölçmek için yıllık bazdaki cari açığı milli gelire oranlıyoruz. Yıllık bazda cari açık Mayıs ayı itibarıyla 57,6 milyar dolara ulaşmış ki bu da yüzde 6'lar yapıyor milli gelire böldüğümüzde. Makul seviyeler ise en fazla yüzde 5 olarak öngörülüyor iktisat yazınında.
Cari açık konusuna değindiğim her yazımda cari işlemlerin ne anlama geldiğine kısaca değinmeye çalışıyorum. Cari işlemler, diğer ülkelerle genellikle yabancı para birimleri cinsinden yapılan mal ve hizmet ticareti ve aynı zamanda gelir hareketlerinden oluşuyor. Mal ticareti ihracat ve ithalatı, hizmet ticareti ise turizm, inşaat, taşımacılık, bankacılık ve sigortacılık gibi faaliyetleri kapsıyor. Üçüncü bir kalem daha var cari dengeyi belirleyen; gelir hareketleri... Yani Türkiye'de iktisadi faaliyetlerde bulunan yabancı yatırımcıların elde ettikleri karı yurtdışına transfer etmeleri ya da Türk yatırımcıların dışarı ülkelerde kazandıkları gelirleri Türkiye'ye getirmeleri gelir hareketleri anlamına geliyor. İşte bu 3 kalemde tanımlanan etkinlikler sonucu döviz geliyor veya döviz çıkıyor. Eğer çıkan döviz giren dövizden fazla ise cari açık ortaya çıkıyor.
Kısacası açık kadar döviz ihtiyacı ortaya çıkıyor. İşte önemli olan da bu miktarda dövizin temin edilmesi... Diğer bir deyişle bu açığın finanse edilmesi...
NEDENLER DEĞİŞMİYOR
Cari işlemlerin ana kalemlerinden ihracat yılın ilk 5 ayında 72 milyar dolar gibi kayda değer bir seviyeye yükselmiş.
Ancak ithalatın yine aynı sürede 101 milyar dolara tırmanması dış ticaret açığının 29 milyar dolar ulaşmasına neden olmuş. Dış ticaret açık verirken cari işlemlerin ikinci ana kalemi olan hizmetlerde 23 milyar dolar fazlalık çıkmış. Gelir transferi de 11,7 milyar negatif farkla sonuçlanınca 57 milyar doların üzerinde bir cari açık Türkiye ekonomisinin gündemine geldi.
Cari işlemler açığının temel nedenleri şöyle;
Birincisi ki hiç değişmeyen unsur, ithalattaki artışın ihracattaki artıştan fazla olması... İthalatın artmasının nedeni de ne yazık ki değişmiyor; ne kadar büyüme o kadar ithalat... Geçen yıl ve bu yılın ilk çeyreğinde büyüme hızının ivmelenmesi sonucu daha fazla girdi ithal edildiğinden dış ticaret açığı da doğal olarak yukarı geliyor.
ZAMANLAMASI SIKINTILI
İkinci neden de alışageldiğimiz enerji faktörü. Zaten enerji dışarıda tutulduğunda cari açık biraz daha makul seviyelere gerileyebiliyor. Cari açıkta enerjinin payı neredeyse yüzde 70'leri buluyor. Petrol fiyatlarının son aylarda soluksuz yükselmesi de ciddi şekilde cari açığı tetiklemişti.
Neyse ki son birkaç gündür 78 dolardan 74 dolarlara kadar indi.
Bir önemli faktörü de ekleyelim. Cari açığın yükselmesinin zamanlaması biraz sıkıntılı görünüyor. FED faiz artırımına başladı, sırada diğer gelişmiş ülke merkez bankaları var. Faiz asimetrisi azaldıkça yabancı sermaye akımlarının yönü gelişmiş ülkelere kayıyor. Ta ki gelişmekte olan ülke merkez bankaları da faizleri artırana kadar...